İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2025 Temmuz
İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler
🌍OECD, GOTS'a Durum Tespiti Çerçeveleri Konusunda Onay Verdi
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (OECD), Küresel Organik Tekstil Standardı'nın (GOTS ) 7.0 versiyonunu onayladı. OECD yakın zamanda standardın gerekli özen çerçevelerinin Uyum Değerlendirmesini tamamladı ve bunun Giyim ve Ayakkabı Sektöründe Sorumlu Tedarik Zincirleri için Gerekli Özen Kılavuzu ile büyük ölçüde uyumlu olduğunu buldu.
OECD'nin uyum değerlendirmeleri pilot programının bir parçası olan yalnızca standartlara dayalı değerlendirme, 167 kriteri inceledi ve GOTS kriterlerinin %69'unun kılavuzlarıyla tamamen uyumlu olduğunu buldu. OECD, GOTS kriterlerinin %29'unun kısmen uyumlu olduğunu ve %2'sinin uyumlu olmadığını belirledi. Genel olarak OECD, GOTS çerçevesinin metodolojileriyle kısmen uyumlu olduğuna karar verdi.
OECD raporu, GOTS'u risk tanımlama, önceliklendirme, azaltma, izleme, iletişim ve düzeltme dahil olmak üzere tam bir titizlik sürecini kapsadığı için takdir etti. GOTS ayrıca, işçi hakları, çevresel kriterler ve tedarik zinciri bütünlüğü konusunda net ve tutarlı beklentiler belirlemesi ve hem sertifikalı kuruluşların kendi operasyonlarında hem de tüm tedarik zincirlerinde titizlik gerekliliklerini uygulaması nedeniyle yüksek notlar aldı.
OECD değerlendirmesinin sonucu, GOTS'un şirketlerin sorumlu iş davranışına ilişkin küresel beklentileri karşılamasını desteklemek için iyi bir konumda olduğunu doğruluyor.
GOTS'un arkasındaki kâr amacı gütmeyen kuruluş olan Global Standard, OECD'nin Due Diligence Guidement ve Birleşmiş Milletler İş ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri temelinde yeni due diligence çerçevesini geliştirdi. Çerçeve, GOTS sertifikalı şirketlere, tohumdan bitmiş giysiye kadar tekstil değer zinciri boyunca anlamlı due diligence uygulamak için yapılandırılmış, risk tabanlı bir yaklaşım sağlamak üzere tasarlandı.
GOTS, Kasım ayında Lahey merkezli insan hakları örgütü UpRights Foundation ile iş birliği yaparak Denetçiler için Due Diligence Handbook'u yayınladı. Yayın, tekstil şirketleri için tedarik zinciri sorunlarını belirlemeyi ve ortadan kaldırmayı amaçlayan GOTS 7.0 kriterlerine uyumu değerlendirirken denetçilere rehberlik etmek için oluşturuldu. GOTS, 2023 yılında OECD değerlendirme sürecine başladı.
OECD Uyum Değerlendirmesi, standartlar, uygulama ve güvenilirlik değerlendirmeleri de dahil olmak üzere üç aşamayı kapsar. Değerlendirme, Alman Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı tarafından desteklenm ektedir.
Global Standard'ın yönetici direktörü Claudia Kersten, "OECD tarafından yapılan bu değerlendirme, aldığımız yönün önemli bir doğrulamasıdır" derken, "Bu, sertifikalı kuruluşlarımızı pratik rehberlik ve uluslararası beklentilere dayalı güçlü durum tespiti araçlarıyla desteklemeye devam etmemizi teşvik ediyor." diye ekledi.
🌍Trump, Hindistan-ABD ticaret anlaşmasının 'Çok Daha Az Vergiyle' Tamamlanması Konusunda İyimser
ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan ile tarifelerin azaltılmasını ve Amerikan şirketlerinin Hint pazarına daha fazla erişimini sağlayacak bir ticaret anlaşmasının sonuçlandırılması konusunda iyimser olduğunu dile getirdi. Trump, Yeni Delhi'nin ABD'li firmalar için vergileri düşürmeye hazır olduğunu ve bunun, 2 Nisan'da açıkladığı %26'lık gümrük vergisi oranını önleyebilecek bir anlaşmanın önünü açabileceğini söyledi.
Trump'ın karşılıklı gümrük tarifelerini 90 gün süreyle askıya almasına rağmen, %10'luk baseline tarife hâlâ yürürlükte. ABD'nin bu 90 günlük gümrük indirimi uygulaması ise 9 Temmuz'da sona eriyor. Trump bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Hindistan ile ABD arasındaki farklı türde de olsa bir anlaşmanın imzalanacağına inandığını, hatta bunun çok daha düşük tarifelerle gerçekleşeceğini ifade etti. Trump'ın bu açıklamaları, medyada yer alan ve müzakerelerin özellikle tarımsal talepler konusunda tıkanmaya uğradığını belirten haberlerin ardından geldi.
Hindistan Ticaret Bakanlığı'ndan özel sekreter Rajesh Agrawal başkanlığındaki heyet, anlaşmayı sonuçlandırmak amacıyla Washington D.C.'deki ziyaretini uzattı. Hindistan medyasına göre, Yeni Delhi ABD'den gelen tarım ürünlerine vergi indirimi tanımama yönünde tutumunu sertleştirdi. Buna karşılık Hindistan, tekstil, mühendislik ürünleri, deri ve mücevher gibi emek-yoğun ihracat kalemleri için gümrük indirimi talep ediyor. ABD tarafı ise süt ürünleri, elma, sert kabuklu yemişler ve genetiği değiştirilmiş ürünler gibi tarım ürünlerinin yanı sıra sanayi malları, otomobiller, şaraplar ve petrokimya ürünlerinde de gümrük indirimi talep ediyor. Hindistan, bugüne kadar hiçbir serbest ticaret anlaşmasında süt ürünleri sektörünü dışa açmadı. Washington, yıllardır Hindistan'ın tarım sektörüne daha fazla erişim için baskı yapıyor ve onu büyük bir dokunulmamış pazar olarak görüyor. Ancak Hindistan, gıda güvenliği, geçim kaynakları ve milyonlarca küçük çiftçinin çıkarlarını öne sürerek onu şiddetle korumuş durumda.
Uzmanlar 8 Mayıs'ta açıklanan ABD-İngiltere mini ticaret anlaşmasından esinlenerek "daha olası sonucun sınırlı bir ticaret anlaşması" olduğuna inanıyor. Önerilen anlaşmaya göre Hindistan, otomobiller de dahil olmak üzere uzun süredir ABD'nin talep ettiği bir dizi endüstriyel ürüne yönelik gümrük vergilerini düşürebilir ve etanol, badem, ceviz, elma, kuru üzüm, avokado, zeytinyağı, içki ve şarap gibi belirli ürünlere yönelik gümrük vergilerinde indirim ve kotalar yoluyla sınırlı tarımsal erişim sağlayabilir.
Görüşmeler çökerse, Trump'ın Hindistan'a uygulanan %26'lık yüksek gümrük vergisini yeniden yürürlüğe koymasının pek olası olmadığına inanılırken, bunun yerine, mevcut MFN oranlarına ek olarak çoğu Hint ithalatına %10'luk bir baseline gümrük vergisi uygulanabilir (MFN veya En Çok Kayrılan Ülke oranı, Dünya Ticaret Örgütü üyesi bir ülkenin başka bir DTÖ üyesine uyguladığı en düşük gümrük vergisi oranıdır).
🌍AB Komisyonu Aliexpress'in Dijital Hizmetler Yasası Kapsamındaki Taahhütlerini Bağlayıcı Hale Getiriyor
AB Komisyonu AliExpress'in Dijital Hizmetler Yasası (DSA) kapsamındaki resmi işlemlerde dile getirilen endişeleri gidermeye yönelik taahhütlerini bağlayıcı hale getirdi. Aliexpress'in DSA'ya uyumuna ilişkin ön bulguların yanı sıra, platform tarafından önerilen bir dizi taahhüt de kabul edildi. Ön bulgular arasında aşağıdaki başlıklar yer alıyor:
Platformun gizli bağlantılar, bağlı kuruluş programı ve potansiyel olarak sağlık ve küçükleri etkileyebilecek ürünlerle ilgili belirli riskleri azaltmayı amaçlayan doğrulama, izleme ve tespit sistemleriPlatformun bildirim ve eylem mekanizmasıDahili şikâyet işleme sistemiAliExpress'in reklam ve tavsiye sistemlerinin şeffaflığıAliExpress hizmetlerindeki tüccarların izlenebilirliğiAraştırmacılar için kamu verilerine erişim Taahhütlerin herhangi bir şekilde ihlal edilmesi DSA'nın ihlali anlamına gelecek ve para cezası ile sonuçlanacak. Belirli bir izleme çerçevesi temelinde, bir İzleme Mütevelli Heyeti'nin düzenli raporları da dahil olmak üzere, Komisyon AliExpress'in taahhütlere uyumunu ve bunların etkinliğini izlemeye devam edecek. Özellikle, Komisyon, kararın dayandığı olgulardan herhangi birinde önemli bir değişiklik olması, AliExpress'in kendi taahhütlerine aykırı hareket etmesi ve kararın AliExpress tarafından sağlanan eksik, yanlış veya yanıltıcı bilgilere dayandığı sonucunu doğurması durumunda işlemleri yeniden açabilecek.
AliExpress ayrıca, 5 yıllık süreleri boyunca tüm taahhütlerin uygun şekilde uygulanmasını ve etkinliğini sistematik olarak değerlendirmek için özel bir ekip tarafından denetlenen yapılandırılmış bir dahili izleme çerçevesini sürdürmeyi taahhüt ederken, taahhütlerin uygulanması hakkında belirli bir bağımsız İzleme Mütevellisine düzenli raporlar sunacaktır.
Aliexpress'in Taahhütleri
Yasadışı içeriklerin ve sağlık ve küçükleri etkileyen içeriklerin yayılmasının belirli risklerinin değerlendirilmesi ve azaltılması hakkında
Sahte listelemeler kullanarak yasa dışı, genellikle taklit ürünleri satmak gibi sözde 'gizli bağlantılar' uygulamalarının dahili izlenmesi ve tespitine ek olarak, uzmanlaşmış üçüncü taraflarca yapılan kontrollerle tamamlama taahhüdü,Bu tür gizli bağlantı düzeneklerine dahil olan satıcılara ve 'Ortaklık Programı' üyelerine karşı cezaların ve bunların uygulanmasının güçlendirilmesi taahhüdüAliExpress ürünlerini Ortaklık Programı aracılığıyla tanıtan ortaklar için sağlam bir katılım ve tarama süreci uygulama taahhüdü ; programa uymayan ortaklar için sıkı bir uygulama ve ceza sistemi.Gıda takviyesi satıcıları ve gıda takviyesi ürün listeleri için yetkilendirmeleri ve sağlık iddiaları da dahil olmak üzere gelişmiş bir doğrulama süreci uygulama taahhüdü ve reçeteli ilaçların ve reçetesiz satılan ilaçların tespiti için platformun uzman bir üçüncü tarafça özel olarak taranması.Yetişkinlere yönelik ürünlerin görünürlüğünü, yapay zekâ destekli gerçek zamanlı tarama teknolojisini kullanarak yetişkin ürünlerinin görsellerini otomatik olarak bulanıklaştırma gibi işlevlerle sınırlayan varsayılan bir sistem. Bildirim ve eylem ve dahili şikâyet işleme mekanizmaları hakkında
Bildirim ve eylem mekanizmasını hem kayıtlı hem de kayıtlı olmayan kullanıcılar için kullanılabilir hale getirme taahhüdü; içerik bildirme sürecini basitleştirmek için açıkça etiketlenmiş ve özel bir düğme.Hem kayıtlı hem de kayıtlı olmayan kullanıcıların, kararda yer alan özel bir bağlantı aracılığıyla içerik denetimi kararlarına kolayca itiraz edebilmelerini sağlama taahhüdü.İtirazlara ilişkin olarak, kullanıcılar için tazminat olanakları ve bildirimlerin işlenmesinde otomatik araçların potansiyel kullanımı hakkında ilgili bilgilerle birlikte, zamanı geldiğinde geri bildirim sağlama taahhüdü. Reklam sistemlerinin şeffaflığı hakkında
Örneğin, kayıtlı olmayan kullanıcılara gösterildiğinde bile, tüm reklamları açıkça işaretleme taahhüdü. Kullanıcılar bu etiketle etkileşim kurarak, ana hedefleme ölçütleri, reklamverenin kimliği ve reklamın kimin adına yerleştirildiği gibi bilgilere erişebilecekler.Güncel bir reklam deposunu sürdürme ve tüm kullanıcılar için erişilebilir ve farklı parametrelerde aranabilir hale getirme taahhüdü. AB kullanıcılarının reklamla ilgili verilere bağımsız olarak erişip çıkarmasına olanak sağlamak için bir API sağlanacaktır. Öneri sistemlerinin şeffaflığı hakkında
Her bir tavsiye sistemi için, kayıtlı ve kayıtlı olmayan kullanıcıların tavsiyelerin kişiselleştirilmesine ilişkin seçenekleri kullanabilmeleri için kullanıcı dostu bir seçenek sunma taahhüdü.Platformun web sitesinde ve mobil uygulamasında ürünlerin nasıl önerildiğine ilişkin bilgilerin, Şartlar ve Koşullar'da, Şeffaflık Merkezi'nde ve arama sonuçları sayfasında, sade bir dille kolayca erişilebilir şekilde bulundurulması taahhüdü.Tüccarların izlenebilirliği hakkındaİlgili teknolojik araçlarla güçlendirilmiş kimlik kontrolleri de dahil olmak üzere satıcıların daha sağlam bir şekilde doğrulanması taahhüdü.Satıcıya ait bu bilgilerin ilgili ürün listeleme sayfasından doğrudan erişilebilir olmasını sağlama taahhüdü. Araştırmacılar için kamu verilerine erişim hakkında
Dijital Hizmetler Yasası'nın 40(12) maddesinde belirtilen kriterleri karşılayan araştırmacıların, 'veri kazıma' gibi otomatik araçlarla sistemsel riskleri analiz etmek için kamuya açık verilere bağımsız olarak erişmelerini ve bunları kullanmalarını sağlama taahhüdü.Uygun araştırmacıların ilgili verileri almalarına ve indirmelerine olanak tanıyan özel bir API sürdürme taahhüdü.Talep üzerine uygun araştırmacılara özelleştirilmiş veri setlerinin sunulması taahhüdü.Araştırmacılar için veri erişimi konusunda ilgili bilgileri sağlayan bir web sayfasının sürdürülmesine yönelik bir taahhüt.
🌍Circulose ve H&M, modada döngüsel malzeme kullanım çabalarını artırıyor
Circulose, moda endüstrisinde döngüsel malzemelerin kullanımını genişletme çabalarını artırmak amacıyla H&M Group ile uzun vadeli bir iş birliği kurdu.
H%M 2020 yılından bu yana Circulose'u ürün gruplarına entegre etmede öncülük ederken bu yeni anlaşma, H&M'in insan yapımı selüloz elyaflarının (MMCF) önemli bir kısmını Circulose türevi elyaflarla değiştirmeyi hedeflemesiyle, Circulose'un ilk Ölçekleme Ortaklarından biri olarak rolünü pekiştiriyor.
Geri dönüştürülmüş tekstillerden geliştirilen Circulose, moda markalarının kalite ve işlevsellikten ödün vermeden yeni, saf elyaflara olan bağımlılığını azaltarak döngüsel bir moda modeline doğru ilerlemesini sağlayan gelişmiş bir malzemeyi temsil ediyor.
Konuyla ilgili konuşan Circulose CEO'su Jonatan Janmark, H&M Group'un modada sürdürülebilir ve dairesel çözümlerin ilerlemesinde itici bir güç olduğunu ve Renewcell günlerine kadar uzanan uzun süreli bir Circulose destekçisi ve erken benimseyicisi olduğunu hatırlatırken, Circulose'un ölçeklenebilir bir şekilde benimsenmesini hızlandırmak için bu yeni ortaklığı resmileştirmekten gurur ve minnettar olduklarını kaydetti.
H&M Group Kaynak Kullanımı ve Döngüsellik başkanı Cecilia Strömblad Brännsten ise 2020'de Circulose'dan üretilen modayı ilk kez müşterilere getirdiklerinde öncü olduklarını, bugün ise bu ortaklığı derinleştirmekten heyecan duyduklarını belirtti. Yeni nesil malzemelere yatırım yapmanın hedefe ulaşmak için olmazsa olmaz olduğunu ifade eden Brännsten, 2030 yılına kadar malzemelerin %100'ünün geri dönüştürülmesini veya sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmesini sağlama amacında olduklarını, bu çözümlere erişimi ölçeklendirmek, moda için döngüsel ekonomiye geçişi hızlandırmanın anahtarı olduğunu kaydetti.
🌍Hindistan ve İngiltere, yeniden müzakere kapsamına sahip ticaret anlaşması imzaladı
Hindistan ile İngiltere arasında 6 Mayıs'ta imzalanan serbest ticaret anlaşması, taraflardan birinin diğerinin ayrı ikili anlaşmalar yoluyla üçüncü bir ülkeye daha iyi şartlar teklif etmesi halinde, belirli maddeleri yeniden müzakere etmesine olanak tanıyan bir mekanizma içeriyor. Mekanizma esas olarak İngiliz tarafı tarafından önerilmekte çünkü neredeyse tüm büyük gelişmiş ekonomiler, 2028'e kadar dünyada üçüncü büyük ülke olma yolunda hızla büyüyen Hindistan ile serbest ticaret anlaşması görüşmeleri yapıyor.
Anlaşma kapsamında, Hindistan menşeli tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin %99'unda gümrük vergilerinin kaldırılacağı; anlaşmanın esnek menşe kurallarını içerdiği; esnek kurallar sayesinde, bazı malzemelerin üçüncü ülkelerden tedarik edilmiş olmasına rağmen, BK firmalarının Hindistan'a ihracatta indirimli gümrük tarifelerinden yararlanabileceği; indirimli tarifelerden faydalanmak için, ürünün tamamen BK ya da Hindistan'da elde edilmiş olması veya bu ülkelerden birinde önemli ölçüde işlenerek dönüştürülmüş olması gerektiği; ayrıca, Hindistan federal hükümeti tarafından yapılan kamu alımlarında Hindistan'da üretim yapan firmalara öncelik tanıyan “Make in India” politikası kapsamında özel ayrıcalıklardan BK firmalarının da yararlanabileceği belirtilmektedir.
Anlaşma 6 Mayıs'ta imzalanmasına rağmen yaklaşık bir yıl boyunca madde madde hukuki inceleme yapılması ve her iki ülkedeki yetkili makamlardan gerekli onayların alınması gerekecek.
Anlaşmada ticaretin kolaylaştırılması önemli bir yer tutuyor ve her iki ortak da gümrüğe vardıktan sonra malları mümkün olan en kısa sürede serbest bırakmayı kabul ediyor. Konuyla ilgili konuşan bir yetkili, fiziksel muayenenin gerekli olmayacağı durumlarda, tüm gerekli şartlar karşılandığı takdirde, iki gün içinde işlemin tamamlanmasının hedeflendiğini kaydetti.
Danışmanlık firması EY'nin 7 Mayıs tarihli analizine göre, anlaşma her iki ekonomiye de önemli ölçüde fayda sağlayacak. İngiliz ihracatında, İngiltere tarife hatlarının %90'ı, viski, cin, otomotiv ürünleri, tıbbi cihazlar, kozmetikler, havacılık bileşenleri, kuzu eti, somon, elektrikli makineler, meşrubatlar, çikolata ve bisküviler gibi ürünlerden yararlanarak, Hindistan pazarına girişte azaltılmış tarifelerle karşı karşıya kalacak. Viski ve cin tarifeleri başlangıçta %150'den %75'e düşecek ve on yıl içinde %40'a düşecek. Otomotiv tarifeleri, tarife oranı kota sistemi kapsamında %100'ün üzerindeyken %10'a düşecek.
Hindistan açısından, ticaret değerinin neredeyse %100'ünü kapsayan Hindistan gümrük tarifelerinin %99'u sıfır gümrükten yararlanacak ve bu durum tekstil, deniz ürünleri, deri, ayakkabı, spor malzemeleri, oyuncaklar, değerli taşlar, mücevherler, mühendislik ürünleri, otomobil parçaları, motorlar ve organik kimyasallar için ihracat fırsatları yaratacak. Anlaşmanın 2035 yılına kadar İngiltere GSYİH'sini 3,3 milyar £ artırması ve özellikle tekstil, deri ve ayakkabı gibi emek yoğun sektörlerde Hindistan'da önemli istihdam kazanımlarını desteklemesi öngörülüyor.
🌍Textile Exchange'in Sistemsel Değişim Amaçlayan 5 Yıllık Planı
Küresel kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Textile Exchange, 2030 yılına kadar moda ve tekstil sektörü için belirlenen iklim ve doğa hedeflerine ulaşmak üzere beş yıllık bir plan açıkladı.
Plan duyurusu, Textile Exchange'in son 'Malzeme Piyasası Raporu'nun ardından geldi. Raporda, küresel elyaf üretiminin 2023 yılında rekor seviye olan 124 milyon tona ulaştığı ve 2030 yılına kadar 160 milyon tona çıkacağı tahmin edilmekte.
Kuruluşun standartları uyarınca dünya çapında 90.000'den fazla sertifikalı tesise sahip olması da dahil olmak üzere kuruluş içinde önemli bir büyümeye rağmen, sektör hâlâ 2030 yılına yönelik Paris Anlaşması hedefleri doğrultusunda elyaf ve hammadde üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonlarında gerekli olan %45'lik azaltımı sağlamada geride kalıyor.
Textile Exchange 2030 stratejisinin üç temel ayağı
Katılım ve ortaklık Kuruluş, daha yoğun, eyleme dayalı bir yaklaşımla endüstri katılımını derinleştirmek için topluluğunun gücünden ve çeşitliliğinden yararlanmayı amaçlamaktadır. Bu yaklaşım, bağlılığı, uyumu, yatırımı ve etkili kolektif eylemleri beslemeyi amaçlamaktadır.
İklim ve doğa etkisi Kuruluş, araçları, etki verilerini, ölçümü, raporlama sistemlerini, hedef belirlemeyi ve tercih edilen üretim sistemlerine yönelik rehberliği iyileştirerek iklim ve doğa üzerindeki olumlu etkileri hızlandırmayı amaçlamaktadır.
Standartlar sistemi Materials Matter çerçevesine geçiş, yıllardır devam eden standart geliştirmenin üzerine inşa edilen yeni nesil bir sertifikasyon ve güvence sistemine doğru bir geçişi işaret ediyor. Bu yeni sistem, iklim ve doğa için sonuçlara odaklanarak gerçek dünya üretim sistemlerinin karmaşıklıklarını yansıtacak şekilde tasarlanmıştır. Hammadde düzeyinde doğrulanmış en iyi uygulamalar aracılığıyla markaları, perakendecileri ve üreticileri birbirine bağlamayı amaçlamaktadır.
Konuyla ilgili konuşan Textile Exchange CEO'su Claire Bergkamp, önümüzdeki beş yılın ortaklık, paylaşılan sorumluluk ve ölçekte dönüşüme derin bir bağlılık temelinde hızlandırılmış, kolektif bir çabanın ürünü olması gerektiğini, bu yenilenen yönelimin, uygun finansal mekanizmalar olmadan değişimin gerçekleşemeyeceği gerekçesiyle yapısal ve ekonomik engellerin aşılmasına yönelik çabaların yoğunlaştırılmasına odaklandığını söyledi.
🌍AB-Mercosur Anlaşması 25 Yılın Ardından Onaya Sunulacak
AB Komisyonu AB-Mercosur serbest ticaret anlaşmasını 01 Temmuz'da onaya sunacak.*
Avrupa Birliği ile Arjantin, Brezilya, Paraguay ve Uruguay'dan oluşan Mercosur arasında 25 yılı aşkın müzakerelerin ardından 6 Aralık 2024'te ticaret anlaşması imzalanmıştı. Anlaşma uygulanmaya her iki tarafın da onay süreci sonrası başlanacak. Anlaşma yürürlüğe girdiğinde yaklaşık 750 milyon insanı kapsayacak ve Atlantik'in her iki yakasındaki ekonomik çevre üzerinde önemli bir etkiye sahip olması muhtemel. AB, bunun Avrupa şirketlerinin Güney Amerika'da mal ve hizmet satmasını kolaylaştıracağını ve Avrupa'da bulunmayan hammaddelere sürdürülebilir erişimi güvence altına alacağını ve ayrıca AB şirketlerinin yatırımlarını destekleyeceğini umuyor.
Donald Trump'ın Anlaşmaya Etkisi
Birçok AB üye ülkesindeki çiftçiler, üretimi AB'den daha düşük çevre standartlarına uyduğu iddia edilen ucuz Brezilya veya Arjantin sığır etinden kaynaklanan rekabetten korkarak AB-Mercosur anlaşmasına uzun süredir karşı çıkıyor. Fransa (ve Polonya) bu bağlamda özellikle seslerini yükselttiler. En son Şubat 2025'te, Başkan Emmanuel Macron, Brüksel'in anlaşmayı sonuçlandırmasını engellemek için AB'de yeterli müttefik bulmakla tehdit ediyordu.
Ancak o zamandan beri AB-Mercosur anlaşmasına karşı direniş azaldı. Birçok kişi anlaşmanın ABD Başkanı Donald Trump'ın tarife savaşlarının tetiklediği büyüyen ekonomik belirsizliğe bir tür stratejik yanıt olabileceğini fark etti.
*: Avrupa Komisyonu'nun, AB-Mercosur Serbest Ticaret Anlaşması'nın nihai metnini Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'na sunmama kararı aldığı ve metnin sunumunun süresiz olarak ertelendiği bildirilmiştir.
🌍İklim Krizi Neden Moda Tedarik Zincirinin Kör Noktası?
Risilience Çevresel Analitik Kıdemli Başkan Yardımcısı Scott Kelly, iklim krizinin moda sektörü için sadece çevresel değil aynı zamanda ticari bir sorun olduğunu belirtirken bu durumun en net olarak tedarik zincirlerinde görüldüğünü kaydetti.
Pakistan'da sular altındaki pamuk tarlalarından ısıdan etkilenen fabrikalara kadar bakıldığında etkilerin artık teorik olmadığı görülüyor. Bu etkiler de fiyatları ve kârlılığı etkiliyor. Oysa birçok moda markası dönüştürülmüş kumaş ve karbon taahhütlerini öne çıkarırken, tedarik zincirlerini hala göz ardı ediyor. Net sıfır emisyon senaryosunda bile, kazancın %27'si tehlike altında. Ton başına 50 Euro karbon fiyatı nedeniyle giysi başına maliyetlerin %6 artması bekleniyor.
Moda sektörünün maliyet ve verimlilik için optimize edildiğini söyleyen Kelly, uzun süredir tedariğin genellikle az sayıda tedarikçiye dayandığını, yedeklemenin sınırlı olduğunu, “tam zamanında” anlayışının hâkim olduğunu ifade ederken, değişken ve ısınan bir dünyada ise bunların bir işe yaramayacağını belirtiyor. Dakka, Hanoi, Ho Chi Minh City, Phnom Penh ve Karaçi'deki hazır giyim işçileri güvensiz sıcaklıklarla karşı karşıya. Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından belirlenen fiziksel çalışma eşiğinin üzerinde olan sıcaklığın 30,5° C'yi aştığı gün sayısı %42 artmış durumda. Bu sıcaklığın üretkenliği dramatik bir şekilde düşürdüğü belirtilirken, 3° C'lik bir sıcaklık artışı durumda Bangladeş'te iş gücü verimliliğinin %46 düşeceği tahmin ediliyor.
Bir zamanlar sektörün bel kemiği olan pamuk da daha az güvenilir hale gelirken, iklim kaynaklı elektrik kesintileri fabrikaları kapatıyor, dağıtım merkezlerini felç ediyor. Hindistan ve Çin gibi tekstil merkezlerinde artan su stresi ise, uzun vadeli kesintileri daha da derinleştirme tehdidi yaratıyor.
Moda sektöründe emisyonların %95'i tedarik zincirinden yani Scope 3 emisyonlarından kaynaklanıyor. Markaların çoğu ise bu emisyonları raporlamıyor. Sustainable Apparel Coalition'a göre, moda şirketlerinin yalnızca %23'ü satın alınan mal ve hizmetlerden kaynaklanan emisyonları açıklıyor.
Önde gelen şirketler, iklim riskini kurumsal stratejilerine entegre ederken şunlara dikkat etmekte:
Fabrika düzeyinde sel, kuraklık ve aşırı sıcaklık maruziyetini haritalamakHer tedarik bölgesi için karbon fiyatlama senaryoları modellemekYükseltilmiş üretim zeminleri ve havalandırma yatırımlarıyla tedarikçilerin uyum kapasitesini artırmakÜretimi çeşitlendirmek ve yüksek riskli coğrafyalara aşırı bağımlılığı azaltmakTedarikçilerle iş birliği yapmak ve sözleşmelere gelecekteki riskleri azaltıcı, net sıfır geçiş planlarını destekleyici hükümler eklemek İleri görüşlü şirketler, şimdiden iklim ve doğa çözümlerine ortak yatırım yapıyor, tedarikçilerin iyileştirmeleri finanse etmesine yardım ediyor, coğrafi risk verileri topluyor ve iklim değişikliğinin işlerine neler yapabileceğine hazırlanıyorlar.
Sektör döngüsellik üzerine söylemler kurmasına rağmen, veriler bir başka gerçeği daha ortaya koyuyor: küresel ölçekte tekstil liflerinin %1'inden azı yeniden giysi üretiminde kullanılabiliyor. Bu oran son 10 yılda hiç değişmedi. Geri dönüştürülen içeriklerin büyük kısmı eski kıyafetlerden değil, PET (polietilen tereftalat) şişelerden geliyor ve bu da toplam lifi ihtiyacının yalnızca %7,9'unu karşılıyor. Bu arada, fosil bazlı sentetikler hâlâ küresel lif üretiminin yaklaşık %60'ını oluşturuyor ve bu payın artması bekleniyor. Sözde sürdürülebilirlik eylemlerinin çoğu, kötü bir malzemenin başka bir kötü alternatifle yer değiştirmesinden ibaret kalıyor.
Risilience analizlerine göre mevcut şekilde işlerin devam etmesi halinde hazır giyim sektöründe emisyonlar %50 artacak.
🌍Türkiye Ekonomisindeki Çalkantılar Mısır'a Göçü Artırıyor
Ülkenin ihracat ekonomisinin temel taşlarından biri olan Türkiye'nin moda ve tekstil sektörü daha önce görülmemiş bir çalkantıyla karşı karşıya. Artan enflasyon, hızla artan üretim maliyetleri ve artan mali baskılar, Türkiye'nin yakın tarihinde tekstil ve hazır giyim sektörünün Mısır'a taşınma dalgasını tetikledi.
SGK verilerine göre Türkiye genelinde tekstil ve moda sektöründe son iki yılda 4 bin 504 işyeri kapanırken, sektördeki istihdam Ocak 2024'te 1 milyon 225 bin kişi iken 2025'te 1 milyonun altına düştü. 2025'in ilk üç ayında tekstil ve moda sektörlerinde 2.147 şirket faaliyetlerini durdururken, sektördeki istihdam 35.460 azaldı. 2022 yılı sonundan bu yana şirket sayısı 7.096 azalırken, 298.000'den fazla iş kaybı yaşandı; toplam istihdam 1.222 milyondan 923.000'e düştü.
Türkiye'de konkordato başvurusu yapan şirketleri takip eden ve örneğin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'ni inceleyen bir platform olan Konkordatotakip'in haberine göre, iflas başvuruları daha da kasvetli bir tablo çiziyor. Sadece 2025 yılında 289 'tekstil' şirketinin konkordato ilan ettiği belirtiliyor.
Dünya gazetesinin haberine göre, Zara ve Pierre Cardin gibi markalara üretim yapan Fi Triko, ciddi mali sıkıntılar yaşadıktan sonra Aralık 2024'te iflas etti.
Diğer Türk şirketleri de benzer baskılarla karşı karşıya kalıyor ve bu durum, Mısır'a üretim göçünün önemli ölçüde hızlanmasına neden oluyor. Medya kaynaklarının Mısır-Türkiye İş Konseyi'ne atıfta bulunarak söylediğine göre, Nil Vadisi'nde şu anda 200'den fazla Türk tekstil fabrikası faaliyet gösteriyor. 2021'de Mısır ile 118 milyon ABD doları olan tekstil ve giyim ticaret fazlası, 2024'te 171 milyon ABD doları açığa gerilemiş durumda.
Şahinler Holding'e bağlı hazır giyim şirketi Modavizyon'un artık Mısır'daki fabrikalarından Zara'ya ürün tedarik ettiği, tekstil üreticileri Yeşim Tekstil ve Gamateks'in de Mısır'dan faaliyet gösterdiği belirtilirken, özellikle uluslararası markalara ürün tedarik eden büyük hazır giyim şirketlerinin üretimlerini Mısır'a kaydırdığı belirtiliyor.
Göç, sert ekonomik gerçeklerden kaynaklanıyor. Türkiye'de işgücü maliyetleri özellikle Batı bölgelerinde 1.100-1.200 dolara kadar yükselirken, Mısır'da ise asgari işgücü maliyetleri 200-300 dolar seviyesinde kalıyor.
Laleli Sanayici ve İş İnsanları Derneği (LASİAD) Başkanı Gıyasettin Eyyüpkoca, şirketlerin Mısır'da %25-30 maliyet düşüşü elde edebileceğini ifade ederken, yine de bunun her zaman kaliteye dönüşmediğini, kalite kontrol süreçleri iyi yönetilmediğinde ise iade oranlarının arttığını belirtiyor.
Hükümetin Türk lirasının yüksek enflasyona karşı değer kaybetmesine izin verme konusundaki isteksizliği nedeniyle döviz kurları yapay olarak düşük kalırken bu durum Türk mallarının küresel olarak pahalı kalmaya devam etmesine yol açıyor.
Mısır yatırım iklimini tatlandırıyor
Mısır ise sistematik olarak kendini cazip bir alternatif olarak konumlandırırken, Mısır Yatırım ve Dış Ticaret Bakanı Hasan El-Hatib yakın zamanda yatırımcı yüklerini azaltmak için özel olarak tasarlanmış Mısır'ın ilk kapsamlı vergi dışı ücret envanterinin tamamlandığını duyurdu. Önemli reformlar arasında, ulusal Eğitim ve Nitelik Fonu katkılarının net kârın %1'inden asgari sigortalanabilir ücretin %0,25'ine düşürülmesi yer alıyor. Mısır ayrıca, 389 hizmet sunan bir dijital lisanslama platformu başlattı ve yatırım ve dış ticaret bakanı Hassan El-Khatib'e göre gümrükleme sürelerini 14 günden iki güne düşürüyor.
Mısır ayrıca Nitelikli Sanayi Bölgeleri (QIZ) anlaşması, Mısır malları için gümrüksüz ABD pazarı erişimi sağlarken, Mısır'ın AB Ortaklık Anlaşması da Avrupa pazarına erişimi kolaylaştırıyor. Mısır'ın ABD'ye ihracatının %45'ini sadece giyim ürünleri oluşturuyor.
Mısır'daki Türk operasyonları ise önemli bir ölçeğe ulaşmış durumda. DNM Eroglu grubu, Nisan 2024'te Süveyş Kanalı Ekonomik Bölgesi ile yapılan bir anlaşma kapsamında Qantara Batı Endüstri Bölgesi'nde 40 milyon dolarlık bir kot fabrikası kurdu; bu fabrikanın yıllık 7,2 milyon parça üretmesi ve 2.750 iş yaratması planlanıyor.
2024 yılında Mısır'da 1.700 Türk şirketinin faaliyet gösterdiği ve bunların 3 milyar doları aşan yatırımlara sahip olduğu ifade edilirken, bunların arasında özellikle tekstil, giyim ve kimya endüstrilerinde faaliyet gösteren 200 fabrikanın bulunduğu belirtiliyor.
Türkiye stratejik tedarik merkezi rolünü sürdürüyor
Üretim kaymalarına rağmen Türkiye, kritik tedarik zinciri konumunu sürdürüyor. Birçok Türk firması hala hammaddeleri -kumaş, aksesuarlar, yardımcı malzemeler- Türkiye'den tedarik etmeye devam ediyor. Örneğin Mısır'daki Türk işletmelerine yapılan kumaş ve iplik sevkiyatları 2025 yılının ilk dört ayında %50 artmış durumda. Ayrıca Mısır pamuğunun yerel kullanımının, yüksek fiyatlar ve işlenmiş kumaş kalitesinin tutarsız olması nedeniyle Türk üreticileri için sınırlı kaldığı, bu nedenle Türk girdilerinin vazgeçilmez olduğunu ifade ediliyor.
Türk şirketleri yine de Mısır'da önemli operasyonel engellerle karşı karşıya. Temel zorluklar arasında nitelikli işgücü eksikliği, yavaş bürokrasi, döviz kuru belirsizliği, öngörülemeyen gümrük ve lojistik, iş hukukunda yasal belirsizlikler sıralanıyor.
🌍Türkiye Hazır Giyim Sektörü AB Sürdürülebilirlik Düzenlemeleri Arasında Bir Dönüm Noktasında
Türkiye'nin tekstil ve hazır giyim sektörü, sektör liderlerinin Avrupa Birliği (AB)-Türkiye Gümrük Birliği'nin acilen güncellenmesi konusunda çağrısı yapmasıyla kritik bir eşikte. AB'nin giderek artan sürdürülebilirlik konusundaki düzenlemeleri, Türkiye hazır giyim sektörünü küresel ticari belirsizlikler ve gelişen tedarik modelleri karşısında yeniden konumlandırmaya yönlendiriyor.
17 Haziran (Salı) günü Mandarin Oriental Bosphorus'ta düzenlenen 'Türk Giyim Endüstrisinin Dönüşüm Yolculuğu' konferansında konuşan değer zincirindeki üst düzey yöneticiler, Türkiye'nin yakın kaynak avantajlarından nasıl yararlanması gerektiğini özetlerken, aynı zamanda, ortaya çıkan tedarik noktalarına karşı rekabet gücünü korumak için eş zamanlı dijital ve yeşil geçişini hızlandırması gerektiğini belirttiler.
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği'nin (İHKİB) ev sahipliğinde düzenlenen konferansta, güncel gündem maddelerinden biri de 1995'ten bu yana yürürlükte olan AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin güncellenmesine yönelik talepler oldu. TİM Başkanı Mustafa Gültepe mevcut haliyle Gümrük Birliği'nin Türkiye ile AB arasındaki işbirliğini desteklemekten çok, sınırlandırdığını ifade ederken, Avrupa Giyim ve Tekstil Konfederasyonu (Euratex) Başkanı Mario Jorge Machado ise anlaşma kapsamında dikkat edilmesi gereken reform alanlarını sıraladı: hizmetler, dijital ticaret ve sürdürülebilirlik standartları. AB'nin üçüncü büyük tekstil ve hazır giyim tedarikçisi konumunda bulunan Türkiye ile AB arasındaki ilişkinin stratejik önemine vurgu yapan Machado, AB'nin Türkiye'nin birincil ihracat destinasyonu olduğunu ve Türkiye'nin tekstil ve hazır giyim ihracatının yüzde 40'tan fazlasını gerçekleştirdiğini belirtti. AB-Türkiye tekstil iş birliğinin tüm potansiyelini ortaya çıkarmak için Euratex'in bu Gümrük Birliği'nin modernizasyon sürecinin hızla başlatılması çağrısında bulunduğunu söyleyen Machado, Avrupa Komisyonu'nun Avrupa Yeşil Mutabakat çerçevesi kapsamında kapsamlı değişikliklerin uygulamasıyla birlikte sektörün yoğun düzenleyici baskı altında olduğunu kaydetti.
AB'nin yeni düzenlemeleri Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak mı?
Euratex Genel Müdürü Dirk Vantyghem büyük bir değişimin geldiğini, tekstil ve hazır giyim sektörü için eko tasarım gereklilikleri, dijital ürün pasaportu, geliştirilmiş due-dilligence mevzuatı ve sıkı izlenebilirlik standartlarını kapsayan tamamen yeni bir düzenleyici çerçeve hazırlandığını söylerken, Türkiye de dahil olmak üzere sektörün bu değişime nasıl yanıt vereceğinin önemli olduğunu kaydetti.
Türk sektör liderleri ise tüm bu zorluklara rağmen sürdürülebilirlik ve dijitalleşme gerekliliklerini karşılamada önemli ilerleme kaydettiklerini ifade ederken, Mustafa Gültepe Türk giyim üreticilerinin dönüşüm projeleri için AB hibe fonundan 37 Milyon Euro kullandığını, sektörün yatırımları arasında KOBİ üreticilerine dijitalleşme ve daha sürdürülebilir hale gelme konusunda yardım sağlamak için tasarlanan Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri (EDIH) Ağı kapsamında AB tarafından finanse edilen Midas Projesi'ne Türkiye'nin dahil olduğunu belirtti.
İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde uluslararası ticaret hukuku yardımcı doçenti olan Dr. N. Pınar Artıran ise uyum zorunluluğunun pazar erişiminin ötesine uzandığını vurgularken başka bir ülkede, özellikle tekstil ve hazır giyimde üretim yapsanız bile, AB pazarına mal getirdiğinizde, bu uyum yasalarına uygun şekilde üretim yapılması gerektiğini belirtti.
Uluslararası Giyim Federasyonu (IAF) Başkanı ve kıdemli bir Türk sektör yöneticisi olan Cem Altan sürdürülebilirlik yatırımlarını baltalayan mevcut satın alma uygulamalarına yönelik eleştirilerde bulunurken satın alma uygulamalarını dönüştürmeden sürdürülebilirliğin imkânsız olduğunu, markalar ve perakendecilerin yalnızca en düşük maliyeti önceliklendirmeye devam etmeleri halinde yeşil üretim ve sosyal uygunluğa yönelik yapılan tüm yatırımların riske gireceğini kaydetti.
Amerikan Giyim ve Ayakkabı Birliği (AAFA) Başkanı ve CEO'su Steve Lamar, ABD pazarı perspektifinden bakıldığında, Trump yönetimi altındaki mevcut tarife belirsizliklerine rağmen Türkiye'nin tedarik zinciri çeşitlendirme eğilimlerinden faydalanmak için iyi bir konumda olduğunu ifade ederken, Türkiye'nin güçlü bir zanaatkarlığa, kaliteye dair bir üne, Avrupa pazarlarına yakınlığa ve bu pazarlar hakkında bilgiye ve mevcut güçlü ABD marka ortaklıklarına sahip olduğunu vurguladı.
Son olarak Euratex'ten Jorge Machado jeopolitik gerginliklerin "küresel değer zincirlerinin bölgeselleşmesini teşvik ettiğini" belirterek yakından tedarik anlatısına bir ağırlık kazandırdığını, Pan-Avrupa-Akdeniz menşe kurallarının modernize edilmesiyle Avrupa ve çevresinde sağlam bir bölgesel değer zinciri oluşturmak adına fırsatlar yaratacağını ifade etti.