İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2023 Haziran

AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen 9 Mayıs Avrupa Günü kapsamında ziyaret ettiği Kiev'de, AB'nin Rusya'ya karşı 11. yaptırım paketine ilişkin açıklamalarda bulundu. Yeni yaptırım paketinin odağının, daha önce kabul edilen yaptırımları etkisizleştiren arka kapı uygulamalarını ortadan kaldırmak olduğunu ifade eden Von Der Leyen, bu kapsamdaki çalışmaların başta G7 olmak üzere AB'nin uluslararası ortaklarıyla yakın eşgüdüm içinde yürütüldüğünü belirtti. Son dönemde AB ile bazı üçüncü ülkeler arasındaki ticarette olağandışı artışlar olduğunun gözlendiğini ifade eden Başkan Von Der Leyen, söz konusu ticaret akışına konu olan malların Rusya'ya ulaştığının belirlendiğini söyledi.

11. yaptırım paketinin aşağıdaki unsurlara odaklanacağı öngörülüyor: - Mevcut yaptırımların uygulanmasını ve etkisini güçlendirmek amacıyla yeni ürün gruplarının transit yasağı kapsamında ilave edilerek, transit şekilde üçüncü ülkelere ihraç edilen ileri teknoloji ürünleri ya da hava aracı yedek parçalarının Rus makamlarına ulaşmasına engel olunması amaçlanıyor.

- AB'den üçüncü ülkelere gönderilmek üzere ihraç edilen malların Rusya'ya ulaştığının tespiti halinde, AB komisyonu tarafından ihracatçı ülkeye, bu mallar ihraç yasağı uygulanması önerisi sunulacak.

- Yaptırımların kasıtlı olarak atlatılmasını sağlamak üzere Rusya ve üçüncü ülkelerde kurulan “gölge oluşumların” yasaklanması hedefleniyor.

21-22 Haziran tarihlerinde Hollanda'da Amsterdam'da düzenlenecek olan yıllık Betten Cotton konferansında ana gündemde iklim sorunları, küçük çiftçilerin geçim kaynakları, izlenebilirlik ve yenilenebilir tarım konuları yer alacak.

Felix Meritis'te düzenlenmesi beklenen konferansta tedarik zincirinin tüm aşamalarını temsil eden 300'den fazla endüstri paydaşı bir araya gelecek.

Söz konusu konferansın açılış konuşmacıları arasında sürdürülebilir kalkınma girişimi olan Governance Lab'de idari direktör olan Nisha Onta, küçük toprak sahiplerinin geçim kaynaklarını ele almak üzere kakao sektör gözetmeni Voice Network Ceo'su Antoine Fountain, izlenebilirlik ve veri konularını ele almak üzere Yeni Standart Enstitüsü (NSI) kurucu ve idarecisi Maxine Bedat ve rejeneratif tarım üzerine konuşacak olan, sürdürülebilir tarım girişimi reNature kurucu ortağı Felipe Villela yer alıyor.

Better Cotton çifitçilerinin etkinlik süresince yer alacağı organizasyonda dünyanın dört bir yanındaki pamuk üreticileri arasında bir farkındalık yaratılmaya çalışılacak; Hindistan, Pakistan, Avustralya, Brezilya ve Mozambik'ten çiftçiler ve arazi kolaylaştırıcıları, yaptıkları işlemler konusunda görüşlerini ortaya koyacak.

Konferans kapsamında iklim eylemi teması altında, pamuk üretimi ve tarımda karbon finansmanının potansiyelini keşfetmek üzere bir de uygulamalı çalıştay düzenlenecek. Söz konusu oturum, Insetting mekanizmasının faydaları ve potansiyel zorlukları ile bu tür mekanizmaların çiftçiler için ne anlama geleceği konularına odaklanacak. Better Cotton'un bu yılın sonlarında kendi izlenebilirlik sistemini başlatması ile birlikte konferansın da bu konuya odaklanması, yerinde bir güncelleme imkanı sunuyor. Better Cotton'un kıdemli izlenebilirlik müdürü Jacky Broomhead, marka, perakende ve tedarikçi üyelerinin artan tedarik zinciri görünürlüğü için operasyonlarını nasıl hazırlayabileceklerini tartışmak üzere Verité'de kıdemli araştırma ve politika müdürü Erin Klett ile bir araya gelecek.

TextileGenesis dahil olmak üzere çözüm sağlayıcılar daha sonra Better Cotton'un Hindistan'da devam eden pilot projesini tartışmak için panele katılacak.

Konferansın dördüncü ve son teması ise yenilebilir tarım olacak. Kavramın tanımından, uygulamayı yaygınlaştırma hedeflerine kadar tartışılacak panelde Pakistan'dan Almas Parveen ve Amerika Birleşik Devletleri'nden Todd Straley dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından küçük ve büyük çiftlik sahipleri, gerçek dünyadaki uygulanabilirliğini ölçmek için izleyiciler tarafından öne sürülen 'yenileyici ilkeleri' tartışacaklar.

Inditex, rejeneratif tarım sistemleri etrafındaki çalışmaları genişletmek ve ölçeklendirmek için kâr amacı gütmeyen Conservation International ile 15 milyon avroluk bir anlaşma imzaladı.

Zara, Pull&Bear, Massimo Dutti, Bershka, Stradivarius, Oysho ve Zara Home gibi markaları bünyesinde bulunduran Inditex, söz konusu anlaşmanın 2021 yılında Yenilebilir Doğa Fonu çalışması kapsamında Conversation International ve Kering tarafından başlatılan 1 milyon hektar arazinin 2026'ya kadar yenilenebilir tarım arazisi haline getirilme projesinin ölçeğini genişletmek olduğunu duyurdu.

Pamuktan yüne, deriden kaşmire kadar giyimin büyük çoğunluğunun bir çiftlik ya da otlakta başladığının belirtildiği açıklamada, tarımın aynı zamanda doğadaki sorunların önemli bir kaynağı olduğu belirtilerek, yenilenebilir tarım pratiklerinin doğayı eski haline getirme ve çevresel fayda sağlama anlamında benzersiz bir çözüm sunduğu ifade edilirken, doğru yapıldığında, bu çiftçilik ve otlatma uygulamalarının toprak verimliliğini ve işlevini artırdığı, su döngülerini eski haline getirdiği, biyolojik çeşitliliği artırdığı ve karbon depoladığı vurgulandı.

Conversation International fonu, Inditex'in suni selülozik lifler ve pamuk alanlarındaki yenilenebilir uygulamalara odaklanan yatırımıyla, yenilenebilir sonuçları ilerleten projelere öncelik vermeye devam edecek.

Bu kapsamdaki hibeler doğal sistemlerle uyum içinde çalışmaya odaklanan yenilenebilir uygulamaları test etmeye, kanıtlamaya ve ölçeklendirmeye hazır olan çiftçi gruplarına, proje liderlerine, STK'lara ve diğer paydaşlara gidecek.

Bu iş birliğine tahsis edilen fonlar, Inditex'in #BRINGYOURBAG girişiminden gelmekte. Bu girişim Inditex'in 2021 yılında başlattığı plastik poşetlerin kullanımının kaldırılması ve yeniden kullanılabilir poşetlerin kullanımın teşvik edilmesi için, müşterilerden tek kullanımlık kâğıt poşetler için ekstra ücret almasıyla başlamıştı.

Buradan elde edilen gelirin tamamı, WWF, Water.org ve Action Social Advancement gibi kâr amacı gütmeyen kuruluşlarla işbirliği içerisinde çevresel ve sosyal projelere harcanıyor.

GFS ve Retail Economics tarafından yürütülen yeni araştırmaya göre, her dört online satınalma girişimlerinden biri tüketiciler tarafından bırakılıyor ve bu durum çevrimiçi perakendecilerin potansiyel gelirlerinde 32 milyar £ (39 milyar $) kaybetmesine neden oluyor. 25 Mayıs'ta yayınlanan “Battling Basket Abandonement” adlı çalışmaya göre, milyonlarca tüketici online kasada hüsrana uğruyor ve bunun sonucunda her dört potansiyel alışverişten bir tanesinden vazgeçiliyor. Son oniki aylık süreçte online checkout sırasında iptal edilen alışverişin tutanı 32 milyar poundu buluyor.

Bu kaybın nedenlerine inildiğinde, kasada sunulan teslimat seçeneklerinin yeterli olmaması, pahalı teslimat seçenekleri ve teslimat süreçlerindeki gecikmeler ön plana çıkıyor. Teslimat beklentisi hemen hemen tüm kategorilerdeki tüketiciler için birincil öncelik durumunda ve satınalma deneyimlerini şekillendirmede önemli bir rol oynuyor.

Bu beklentilerin karşılanamaması satınalma pratiğini de doğrudan etkiliyor. Şu anda tüketiciler en az beş ayrı teslimat seçeneği bekliyor ancak gıda dışı online perakendeciler ortalama olarak üçten az seçenek sunuyor.

Beklentiler ile teklifler arasındaki bu fark, perakendecilere pahalıya mal oluyor.

100'ün üzerinde perakendeci ile yapılan bir anket, tüketiciye teslimat seçeneklerinin genişletilmesinin önündeki en büyük engelin, işletme maliyetlerini arttırıyor olması ve doğrudan birden fazla taşıyıcı ile çalışmanın da maliyeti arttırması olduğunu gösteriyor.

Tüketiciler Sepetlerini Neden Terk Ediyor Çalışma 45 yaş altı ile 45 yaş üstü tüketiciler arasındaki beklenti farkına dikkat çekiyor. Genç müşteriler alışveriş yolculuğu sırasında herhangi bir sürtüşmeye daha az tolerans gösterirken sepetlerini kolayca terkediyor ve beklentilerini karşılayan perakende markalarına geçiyorlar. 45 yaşın altındaki tüketiciler için her üç çevrimiçi yolculuktan biri sepeti terketmeyle sonuçlanıyor.

Tüketicilerin bu yoğun ve öngörülemeyen satınalma alışkanlıklarına uygun teslimat seçenekleri sunmak gerekiyor. Özellikle Y Kuşağı (25-44 yaş arası) diğer tüm yaş gruplarına kıyasla teslimat seçenekleri için ödeme yapmaya en yüksek istekliliği gösteriyor. Araştırmalar bu tüketicilerin %95'inin, birinci sınıf teslimat hizmetleri için ödeme yapmaya hazır ve istekli olduğunu gösteriyor.

Çalışma, perakendecilerin de esasen teslimata ilişkin sorunların farkında olduklarını gösteriyor.

Ankete katılan perakendecilerin %45'i, teslimat seçeneklerini genişletmenin müşteri beklentilerini karşılamak için önemli bir alan olduğunu belirtirken, bunu ücretsiz kargo veya daha düşük teslimat maliyetleri (%44) ve daha hızlı teslimat süreleri takip ediyor.

Bununla birlikte perakendecilerin teslimata yönelik sorunlardaki algılarıyla tüketicilerin beklentileri arasında büyük bir tutarsızlık gözleniyor, özellikle de iadeler konusunda. Perakendecilerin sadece %24'ü iadeler konusundaki hayal kırıklığını ifade ederken, tüketicilerde bu oran %35'e kadar yükseliyor.

Yaşam maliyetlerinin artışı eksenli krize rağmen tüketiciler, hantal iade süreçlerine rağmen online perakende alışverişleri yapmaya istekli. Yine de 45 yaş altı tüketicilerin %76'sı hızlı ve sorunsuz bir iade süreci ekseninde ödeme yapmayı kabul ederken, bu rakam 45 yaş üzerindekilerde %34'e düşüyor.

GFS Yönetim Kurulu Üyesi Bobbi Ttooulis, teslimat seçeneklerinin olmaması durumunun kasada satış kaybına neden olduğunu söylerken, perakendecilerin de bu durumun farkında olduklarını ancak birden fazla taşıyıcı ile çalışmanın getirdiği maliyet nedeniyle zorlandıklarını; bu nedenle çok operatörlü iş ortakları aramaya yönelik çabalarla geleneksel yaklaşımlardan uzaklaşılmaya başlandığını kaydetti.

Retail Economics CEO'u Richard Lim ise, tüketici beklentilerinin her zamankinden yüksek olduğu bir dönemde olduklarını, çoklu teslimat imkanı sunmayan perakende markalarına karşı tüketicilerin çok az tolerans gösterdiğini, perakendecilerin ise kazanmak istiyorlarsa müşterilerin ihtiyaçlarına uygun bir dizi teslimat seçeneği sunmaya öncelik vermeleri gerektiğini ifade etti.

Planet Tracker tarafından hazırlanan bir rapora göre, aralarında Anta Sports, Foot Locker, Gap, Levi's, Nordstorm, Skechers, Fast Retailing ve Victoria's Secret'ın da yer aldığı 30 sektör liderinden yarıdan fazlasının ESG (Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim) hedefleri ile yönetici tazminatları arasında hiçbir bağ kurmadığını gösteriyor. Raporun yazarlarından Richard Wielechowski'ye göre, S&P 500 şirketlerinin %70'inin sürdürülebilirlik ölçütlerini yönetici maaşlarına da dahil ettiği göz önüne alındığında bu durum ayakkabı ve giyim sektörünün sosyal ve çevresel performansı teşvik etmede geri kaldığı anlamına geliyor.

Şirketlerin temel amacının daha fazla para kazanmak olduğunun farkında biri olarak sonuçlara şaşırmadığını ama hayal kırıklığına uğradığını belirten Wielechowski, teşviklerin bir şirkette dikkatin odaklanmasına yardımcı olacağını, trendi belirleyenin üst düzey yöneticiler olduğunu kaydediyor.

Rapora göre bu bağlantıyı kuran 13 şirkette bile yaklaşımlarda çeşitli boşluklar olduğunu söyleyen Wielechowski, şirketlerin çoğunun bir sürdürülebilirlik hedefleri veya politikaları olduğunu ancak bu hedeflerin uygulamada karşılığı olup olmadığının belli olmadığını, bu 13 şirketten 7'sinde bağlantının nicel kriterlerden ziyade nitel kriterlere dayandığını, sadece Adidas, Kering, Puma, Ralph Lauren, Hermes ve Zalando'nun sayısal değerlere dayanan yıllık açık hedefleri olduğunu, bunların arasında ise sadece Adidas ve Puma'da sürdürülebilirlikle bağlantılı net yıllık hedefler olduğu ve yönetici maaşı için bir raporlama yapıldığını kaydetti.

Puma'nın 148 sayfalık 2022 Sürdürülebilirlik Raporu, firmanın giderek daha yoğun bir şekilde geri dönüştürülmüş malzeme kullandığını gösteriyor. Alman devi geçen yıl ürettiği her 10 üründen yedisinin 'daha iyi' malzemeler ile üretildiğini söylerken bu hesaplamaya Puma Grup şirketi Stichd'in dahil edilmediğini belirtiyor. Marka, 2025 yılına kadar her 10 üründen dokuzunun 'daha iyi' malzemelerle üretilmesini hedefliyor.

'Daha iyi' malzemeler daha düşük karbon ayak izine sahip olan, sürdürülebilirlik kaynaklı pamuk ve viskoz içeriyor. 2022'de Puma tarafından %70,4 oranında sürdürülebilir polyester kullanılırken, bunun da %48'i geri dönüştürülmüş malzemeden oluşuyor. Aynı şekilde %99,8 oranında sürdürülebilir pamuk (çoğunlukla Better Cotton) ve %100 oranında deri (Leather Working Group) kullanılıyor. Puma 2017'den beri karbon salınımını %32 oranında azaltmış durumda.

Puma'nın baş sorumlusu Anne-Laure Descours, “Forever Better” stratejilerinin kullanılan malzemelerden karbon emisyonlarına döngüsellikten insan haklarına kadar tüm değer zincirinde Puma'yı daha iyi hale getirmeyi amaçladığını, hala kat etmeleri gereken önemli bir yol olsa da ancak 2022 yılında bu anlamda önemli bir ilerleme kaydettiklerini ifade etti.

Bu strateji Puma'nın tüm ofislerinde, mağaza ve dükkanlarında %100 yenilenebilir elektrik kullanımını ve 2017 yılına kıyasla %86 oranında daha düşük karbon emisyonu salınımını hedefliyor. Puma'nın çoğu tedarikçisi yenilenebilir enerji kullanımını arttırırken, özellikle Puma'nın ana üreticileri (üretim hacminin %80'i) yenilenebilir enerji kullanımlarını bir yıl içerisinde ikiye katlamış durumda. 2025 itibariyle tedarikçilerin enerji ihtiyaçlarının dörtte birinin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması hedefleniyor.

Döngüsellik alanında ise Puma, “Puma Döngüsel Laboratuar Girişimi” ile 2021'de Re-Suede projesini duyurdu. Bu kapsamda 2022 yılında 500 çift krom içermeyen ayakkabıyı piyasaya sürdü. Bu ayakkabılar proje kapsamında katılımcılar tarafından altı ay boyunca giyildikten sonra 400'ün üzerinde çift ayakkabı Hollanda'daki endüstriyel kompostlama tesisine gönderildi. Ürün yaşam döngüsü kapsamında Re:Suede sneaker'lar %24,7 oranında daha düşük karbon ayak izine sahip.

Hazır giyim tarafında ise Puma ortaklarıyla beraber Re:Jersey adıyla bir 'tekstilden tekstile' geri dönüşüm girişimi başlattı. Bu kapsamda geri dönüştürülmüş pamuk ve geri dönüştürülmüş polyester ile üretilen Re:Collection'u piyasaya sürdü. Daha sonra ise tüm büyük pazarlarda 2025'e kadar ürün geri alma planlarına katılma ve sunma hedefi belirledi.

İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi'nin internet sitesinde yayımlanan açıklamaya göre, Mayıs ayı içerisinde İran Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi'nin ziyareti sebebiyle İran ve Endonezya arasında bir tercihli ticaret anlaşması imzalanması konusunda mutabakata varıldı. Söz konusu anlaşmanın iki ülke arasında imzalanan 11. Anlaşma olduğunun belirtildiği açıklamada, diğer imzalanmış anlaşmaların enerji, kültür, bilim ve teknoloji ile vizeler, ilaç üretim regülasyonu vb. konularda olduğu hatırladıldı.

Basın toplantısında konuşan Raisi, İran ve Endonezya'nın ikili ilişkilerini geliştirmek üzere gereken kapasiteye sahip olduğunu söylerken, Endonezya tarafı ise anlaşmanın iki ülke arasındaki ticareti arttırmasını beklediklerini kaydetti.

İran resmi haber ajansının bildirdiğine göre, imzalanan yeni anlaşma ilaç, kauçuk, kağıt, tekstil, ahşap, ayakkabı, pamuk, elektrikli makineler, motorlu taşıtlar, kimyasallar ve alüminyum ürünleri gibi kalemleri kapsayacak.

Söz konusu anlaşma Endonezya'nın bir Orta Doğu ülkesi ile imzaladığı ikinci büyük ticaret anlaşması. İlk anlaşma ise 2021 yılında Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanmıştı.

2022 yılında Brezilya'nın Bangladeş'e pamuk ihracatı 490 milyon dolara çıkarken, miktar bazında ise 240,6 milyon kiloya geriledi. Bangladeş'in pamuk ihracatında üçüncü büyük pazar konumundaki Bangladeş'e olan ihracat %13,3 artsa da bu durumda özellikle rekor seviyede artan pamuk fiyatları neden oldu.

Brezilya'nın pamuk ihracatında ilk iki sırada ise Çin ve Vietnam yer alıyor.

Brezilya geçtiğimiz yıl toplamda 240,6 milyon kg 5201 GTİP'li pamuk elyafı ihraç etse de bu rakam 2021'deki 261,7 milyon kg'nin altında. Pandeminin etkin olduğu 2020 yılında ise bu rakam 211,7 milyon kg civarındayken, 2019'da 189,9 milyon kg, 2012'de ise 93,2 milyon kg civarındaydı.

Brezilya'nın pamuk ihracatı, ülkenin toplam ihracatının %13,3'ünü oluştururken, Brezilya'nın pamuk alıcıları arasında Pakistan ve Türkiye ise dördüncü ve beşinci sırada yer alıyor

Kamboçya Ticaret Bakanlığı ile Birleşik Krallık Ticaret ve Ticaret Bakanlığı, ticaret ve yatırım bağlarını güçlendirmek için bir Ortak Ticaret ve Yatırım Forumu (JTIF) kurdu. Bu kapsamda iki ülke arasında,

Kamboçya'nın İngiltere'ye ihracatını ve İngiltere'nin Kamboçya'da yatırımlarını arttırmayı amaçlayan bir mutabakat metni (MoU) 26 Mayıs tarihinde imzalandı. Mutabakat metni İngiltere ile Kamboçya arasındaki ticari ve yatırıma ilişkin bağları güçlendirmeyi ve bu ilişkileri şekillendirmek ve sürdürmek amacıyla bir platform oluşturmayı hedefliyor.

JTIF'in açılış toplantısında Gelişmekte Olan Ülkeler Ticaret Planı, Kamboçya'nın yeni Yatırım Kanunu ve İngiltere'nin son dönemde yeşil ve esnek ekonomik büyümeye odaklanması konuları üzerinde durulurken, her iki ulustan liderlerin ve politika yapıcıların katılımıyla kritik ticaret konuları üzerinde görüşüldü

Türkiye'deki ikinci tur seçimlerinin tamamlanmasının hemen öncesinde hazır giyim sektör liderleri, enflasyon ve döviz kurunun istikrara kavuşması gibi ekonomik zorlukların üstesinden gelmek için adaylara çağrıda bulunmuştu. Konu hakkında konuşan IAF Başkanı Cem Altan, hükümeti kim kazanırsa kazansın yerli ve yabancı yatırımcılara güven tesis etmek için ekonomik planları değiştirmesi gerektiğini ifade ederken Türkiye'nin yeniden büyümesi için uzun vadeli yatırımlara ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Küresel moda endüstrisi için önemli bir üretim ve tedarik merkezi olan Türkiye AB pazarının üçüncü büyük hazır giyim tedarikçisi iken ABD pazarının ise üçüncü büyük tekstil&hazır giyim tedarikçisi konumunda.

İTHİB tarafından yapılan açıklamada tekstil sektörünün bu yılın başında ihracat hacmini 15 milyar dolara yükseltmeyi hedeflerken bunun 7,5 milyar dolarının AB'ye 1 milyar dolarının ise ABD'ye yapılması planlanıyor.

ABD Moda Sektörü Dernegi'nin hazırladığı Sourcing Trends&Outlook 2023 raporuna göre, Türkiye'nin hazır giyim ve tekstil sektörü geçen yıl yaklaşık 31,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek ülkenin toplam ihracatının yüzde 12,4'ünü oluşturdu. Ayrıca hazır giyim ve tekstil sektörü, toplam sanayi üretiminin yüzde 17'sini oluşturuyor ve 1,2 milyondan fazla kişiye istihdam sağlıyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı merkezi yönetim bütçesinin Nisan ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla iki katından fazla açık verdiğini (6,7 Milyar Dolar) duyurdu. Yerel basında çıkan haberlere göre, Türk vatandaşları seçimin ardından bir kur krizine hazırlanmak için altın ve dolar stokluyor.

Cem Altan konuyla ilgili olarak devletin dövize müdahalesi nedeniyle Türk Lirası'nın çok güçlendiğini, bu durumun ihracatçı Türk firmalarının rekabet edememesine neden olduğunu, ihracatın azalması durumunda cari açığın daha da artacağını ifade etti.

Reuters'a göre 2021'in sonlarındaki tartışmalı faiz indirimi kur krizini tetiklerken, geçen yıl %85,51 ile son 24 yılın en yüksek enflasyon oranına ulaşıldı. Cem Altan yüksek enflasyon ve güçlü Türk Lirası'nın ücret ve enerji giderlerinde artışa yol açtığını ifade ederken, enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara inmesi doğrultusunda ekonomik planlamanın yeniden yapılması gerektiğini, reformlara ihtiyaç olduğunu, yeniden güven inşa edilmesi gerektiğini; sektörün ise sürdürülebilirlik, dijitalleşme yeşil dönüşüm için yatırıma ihtiyaç duyduğunu kaydetti.

ABD Moda Sektör Birliği – USFIA, Amerikan Giyim&Moda Birliği AAFA, Amerikan Ulusal Perakende Federasyonu – NRF ve Amerikan Perakende Lider Birliği RILA tarafından imzalanarak ABD Sınır Temsilciliği Gümrükler ve Sınır Koruma Birimi'ne iletilen bir mektupta, 1- Gümrük idarelerinin uygunluk verilmeyen ürünlere ilişkin kararının, ürünler gümrüğe gelmeden önce belirlenmesi ve taraflara iletilmesi talep edilmektedir. ABD gümrüklerinde Çin menşeili pamuk kullanılarak üretilen ürünlere bir süredir uygunluk verilmiyordu ve bu ürünler ya yeniden ihraç ediliyor ya da imha ediliyordu. Gümrüklerin soruşturma süreçlerine ilişkin ABD'li ithalatçıların endişeleri bir süredir dile getirilmektedir. 2- Gümrük idarelerinin mevcut kurallarını gözden geçirerek daha sürdürülebilir ürünlerin ithalatını ve kullanımını teşvik etmesi beklenmektedir. Sanayi ile oluşturulacak bir çerçeve uygulama stratejisi ile tedarik zincirinde şeffaflık ve izlenebilirlik risklerinin özellikle geri dönüştürülmüş içerik konusunda azaltılması önerilmektedir. Ancak gümrük idarelerinin sıkı denetimlerinin bu talebin azalmasına neden olabileceğinden endişe edilmektedir.

ABD ve Tayvan arasında yürütülen ticaret girişimi çerçevesinde karşılıklı ticaretin kolaylaştırılmasına ilişkin bir anlaşma imzalanmıştır.

Henüz iç onay sürecinde olan anlaşma kapsamında, “gümrük yönetimi ve ticaretin kolaylaştırılması”, “iyi mevzuat uygulamaları”, “yerel hizmetler düzenlemesi”, “rüşvet ve yolsuzluğun önlenmesi”, “KOBİ'ler” konularının yanı sıra yatırım ve finansman konularında karşılıklı mevzuat ve düzenlemelerin uyumlaştırılmasına karar verilmiştir.