İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2025 Ağustos
İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler
🌍Endonezya, ABD ticaret anlaşmasıyla tarifeleri ve tarife dışı engelleri azaltacak
Endonezya, ABD mallarının yüzde 99'undan fazlasına uygulanan gümrük vergilerini kaldırmayı ve Amerikan firmalarının karşılaştığı tüm gümrük dışı engelleri kaldırmayı kabul ederken, ABD de Endonezya ürünlerine yönelik tehdit niteliğindeki gümrük vergilerini yüzde 32'den yüzde 19'a düşürecek.
İki ülke yetkilileri tarafından yapılan açıklamada Endonezya'nın ABD'ye uyguladığı gümrük vergilerinin yüzde 99'dan fazlasına uygulanan gümrük vergilerini kaldırmayı kabul ettiği açıklandı.
Donald Trump, 15 Temmuz'da ilk kez duyurduğu anlaşmayı, Truth Social medya platformunda yaptığı paylaşımda överek, bunu "Otomobil üreticilerimiz, teknoloji şirketlerimiz, işçilerimiz, çiftçilerimiz, çiftlik sahiplerimiz ve üreticilerimiz için büyük bir kazanç" olarak nitelendirdi. Endonezya anlaşması, Trump yönetiminin 1 Ağustos'ta yürürlüğe girmesi beklenen daha yüksek tarifelerden önce ulaştığı az sayıdaki anlaşmadan biri.
ABD'nin Güneydoğu Asya'nın en büyük ekonomisi Endonezya'ya uyguladığı gümrük vergisi oranı, Filipinler için açıklanan %19'luk oranla aynıyken, Vietnam'ın gümrük vergisi oranı ise %20 olarak belirlendi.
Endonezya ayrıca ABD tarım ihracatında sorunlara yol açan ve ABD'nin artan tarım ticareti açığına katkıda bulunan ABD ihracatına yönelik yakın zamanda yürürlüğe giren sevkiyat öncesi denetim ve doğrulamaları kaldıracağını söyledi. İki ülke, anlaşmanın faydalarının üçüncü ülkelere değil, ABD ve Endonezya'ya fayda sağlamasını garanti altına almak için menşe kurallarını müzakere edeceklerini beyan ederken, Endonezya'nın, ABD'den ithal edilen mallar veya parçalar üzerindeki ithalat kısıtlamaları ve lisanslama gerekliliklerinin kaldırılması da dahil olmak üzere ABD mallarına yönelik engelleri ele almak için çalışacağı belirtildi.
🌍Moda alıcıları, İngiltere-Hindistan ticaretindeki yeni avantajlardan yararlanmak istiyor
İngiltere ve Hindistan Cumhuriyeti arasında serbest ticaret anlaşması (STA) konusunda görüşmeler tamamlandı, ancak anlaşmanın hukuki metninin son haline getirilmesi için çalışmalar devam ediyor. Anlaşma, tarifeleri ortadan kaldırıyor ve pazara erişimi kolaylaştırıyor; bu da hem Hindistan hem de İngiltere için moda ve tekstil gibi sektörlerde yeni ihracat fırsatlarının önünü açacak.
Hindistan Giyim Üreticileri Derneği (CMAI), söz konusu anlaşmaya tam desteğini açıklarken İngiltere'ye yönelik %0 ithalat vergisinin 2026 sonuna kadar yürürlüğe gireceğini, erken planlama ve ek moda alıcı aktivitesinin yakında başlamasının beklendiğini belirtti. CMAI ayrıca, İngiltere'deki Hint diasporasının güçlü varlığının geleneksel etnik giyim ihracatına fayda sağlamasının beklendiğini belirtiyor.
CMAI Başkanı Santosh Katariya, İngiltere'den ithal edilen hazır giyim ürünlerinin lüks ve yüksek fiyatlı kategoride olması muhtemel olduğundan, Hintli yerli üreticilerin artan rekabetle başa çıkabileceğine inandığını ifade ederken, CMAI baş danışmanı Rahul Mehta ise, İngiltere'den gümrüksüz ithalatın Hint markaları ve perakendecilerinin kalite, hizmet ve marka önerilerini geliştirmeleri için çıtayı yükselteceği ve bunların Hint tüketicisine fayda sağlayacağı açıklamasında bulundu.
İngiltere Moda ve Tekstil Birliği (UKFT) ise İngiltere imalat sanayini haksız rekabetten korumak ve İngiltere'nin Pakistan ve Bangladeş gibi ülkelerle Gelişmekte Olan Ülkeler Ticaret Planı (DCTS) kapsamındaki diğer ülkelerle olan ticaret ilişkilerini korumak istediğini açıkladı.
UKFT CEO'su Adam Mansell anlaşmayı memnuniyetle karşıladıklarını, anlaşmanın İngiliz moda ve tekstil endüstrisi için birçok fırsat sunacağını, ancak İngiltere'nin sektörde Hindistan'a karşı dış ticaret açığı vermesi nedeniyle zorlukların da farkında olunması gerektiğini ifade etti.
Anlaşmanın şartlarına göre, İngiltere'deki perakendeciler, ithalatçılar ve tüketiciler için Hindistan'a uygulanan tarifeler düşürülecek, tarifelerin %90'ında indirim sağlanacak ve bunların %85'i on yıl içinde tamamen tarife dışı hale gelecek.
İngiltere'de gümrük vergilerinin serbest bırakılmasıyla birlikte, İngiltere'deki alışveriş yapanlar ve perakende işletmeleri giyim ve ayakkabı gibi ürünlerde çok daha ucuz fiyatlar ve daha fazla seçenek görebilir.
🌍Apparel Impact Institute Raporu, Küresel Moda Emisyonlarının Arttığını Gösteriyor
Apparel Impact Institute'un yeni verilerine göre, küresel moda endüstrisinin karbon emisyonları 2023'te 2019'dan bu yana ilk kez arttı. Moda endüstrisinin karbonsuzlaştırılmasını desteklemeyi amaçlayan kâr amacı gütmeyen kuruluş, "2025 Net Sıfır Emisyon Yol Haritasına Yönelik İlerlemenin Değerlendirilmesi" raporu için giyim sektöründeki sera gazı emisyonu verilerini inceledi. Buna göre giyim sektörünün küresel emisyonları bir önceki yıla göre %7,5 artarak 944 milyon metrik tona, yani tüm küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %1,78'ine ulaştı. Bunun nedeni ise küresel elyaf üretiminin 57'sini oluşturan ve daha fazla kaynak yoğun işleme gerektiren polyester elyaf kullanımındaki artış.
Üretim ve terbiyeyi kapsayan tekstil işleme, 2023 yılında emisyonların %55'ini oluşturarak en büyük sorumlu olmaya devam ederken, bunu %22 ile malzeme üretimi takip etti. Hammadde işleme emisyonların %15'ini oluştururken, bitmiş ürün montajı emisyonlara %8 katkıda bulundu.
2021 yılında, AII ve Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI), "Net Sıfıra Giden Yol Haritası: Giyim Sektöründe Bilim Temelli Hedeflere Ulaşmak" başlıklı raporu yayınlamış ve raporda giyim sektörünün emisyonları 1,5 santigrat derecelik bir yol haritasına uygun olarak azaltmak için atması gereken adımlar özetlenmişti. Apparel Impact Institute ve WRI 2030 yılına kadar emisyonları 2019 seviyelerine göre yüzde 45 oranında azaltma hedefine ulaşma yolunda kaydedilen ilerlemeyi ölçmek için emisyon verilerini her yıl yeniden değerlendirme sözü vermişti.
Raporda, sektör normal büyüme trendine devam ederse, emisyonların 2030 yılında 1,243 gigaton (Gt) olması beklendiği ve bunun sentetik ve suni elyaflar için yıllık %5, pamuk ve diğer doğal elyaflar için ise %1 büyüme oranlarını yansıttığı tahmin edilmektedir. 2030 yılına kadar %45'lik bir azalma sağlayarak 1,5 santigrat derecelik bir eğride kalmak için sektörün emisyonlarını 2023'teki 0,944 gigatondan 2030 yılına kadar 0,489 gigaton'a düşürmesi gerekecek.
Apparel Impact Institute raporunda ayrıca hazır giyim sektörünün karbonsuzlaştırılmasında ilerlemeyi engelleyebilecek çeşitli zorluklara işaret edildi. Bunlar arasında, üreticilerin enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaları için finansmana erişimlerinin kısıtlı olması, yüksek maliyetli kömür alternatifleri, sınırlı seçenekler ve sürdürülebilir malzemelerin bulunabilirliği ve diğer çeşitli engeller yer alıyor. Ayrıca Shein gibi ultra hızlı moda markalarının aşırı tüketiminin, hazır giyim sektörünün çevresel etkisini azaltmada büyük bir engel olduğu belirtiliyor.
Bununla birlikte raporda iyimserlik için bazı nedenler de sıralanıyor: H&M , Puma ve Zara (ve ana şirketi Inditex ) gibi birçok marka, son birkaç yılda Kapsam 3 emisyonlarını azaltırken, Elevate Textiles, Artistic Milliners ve MAS Holdings gibi diğer şirketler de Kapsam 1 ve 2 emisyonlarını önemli ölçüde azaltmış durumda.
🌍Modada Beden Krizi: Beden Uyumsuzluklarını Azaltmak Neden Hayati Önemde
Küresel moda endüstrisi köklü bir hesaplaşma sürecinden geçiyor. Çevresel kaygıların giderek arttığı ve tüketicilerin daha sürdürülebilir seçenekler talep ettiği bir dönemde, en ısrarlı ve en az ele alınmış sorunlardan biri hâlâ geçerliliğini koruyor: kötü beden uyumu ve aşırı iade oranları nedeniyle oluşan giysi israfı.
Her yıl yaklaşık 1.2 milyar ton CO₂ salımıyla sonuçlanan giysi üretimi, her saniyede bir çöp kamyonu dolusu tekstilin ya çöplüğe gönderilmesine ya da yakılmasına neden oluyor. Ancak tüm giysilerin yalnızca %1'i geri dönüştürülüyor, geri kalanı ise kalıcı çevresel zararlara yol açıyor; bunlar arasında su kirliliği, toprak toksisitesi ve 200 yılı aşkın sürede çürüyebilen tekstil atıkları yer alıyor.
Beden uyumu sadece müşteri memnuniyeti açısından değil, aynı zamanda modanın çevresel ayak izi açısından da belirleyici bir unsur. Markalar arasında da büyük tutarsızlıklar görülüyor. Endüstriyel bileşenlerin hassas ölçümüne ya da ayakkabı numaralarının güvenilirliğine karşın, kadın giyiminde bedenlendirme düzenlenmemiş durumda. Evrensel bir sistem uygulayan uluslararası bir moda otoritesi yok. Bu nedenle markalar, beden tablolarını genellikle pazarlama stratejilerine ve hedef kitlelerine göre kendileri hazırlıyor. Sonuç olarak, bir mağazada beden 10, başka bir mağazada beden 6 ya da 12 gibi hissedilebiliyor.
Bedenlendirmeyi standartlaştırma yönünde çeşitli girişimler oldu. Örneğin 1940'larda ABD Tarım Bakanlığı, kadınlar için standart bir beden tablosu oluşturmayı denedi. Ancak bu girişim, örneklem grubunun çeşitlilikten yoksun olması nedeniyle başarısız oldu ve “herkese uyan tek beden” yaklaşımının kadın bedenlerinin geniş yelpazesini karşılayamayacağı kısa sürede anlaşıldı.
Beden Uyumu: İade ve Atık Sorununun Başlıca Etmeni
Beden uyumsuzluğu, özellikle e-ticaret alanında iade nedenlerinin başında geliyor. 2019 yılında yapılan bir ankete göre, tüketicilerin %55'i, beden uyumsuzluğu nedeniyle çevrimiçi alışverişlerinden aldıkları ürünleri iade etti. Beden uyumu ve iade sorunu, çevrimiçi giyim alışverişinin önündeki en büyük engellerden ikisi. İadelerin sadece finansal değil, çevresel etkileri de var. Yalnızca ABD'de her yıl 3,5 milyar giysi iade ediliyor, bu da 5 milyar pound'luk çöp ve 15 milyon ton CO₂ salımı anlamına geliyor. Daha da endişe verici olanı, iade edilen ürünlerin %50'sinden azı yeniden envantere giriyor. Geri kalanı ise yakılıyor, geri dönüştürülüyor ya da çöplüklere gömülüyor. Hindistan'daki veriler ise moda e-ticaret sektörünün en yüksek iade oranlarına sahip olduğunu gösteriyor: %30–40'a varan oranlar, lojistik açıdan bir kâbus ve ciddi finansal kayıplar yaratıyor.
Perakendeciler, farkında olmadan bu durumu daha da teşvik ediyor; ücretsiz kargo ve iade hizmetleri sunarak tüketicilerin 'bracketing' adı verilen davranışı benimsemesine yol açıyor—yani birden fazla beden sipariş edilip çoğunun iade edilmesi. Bu durum, ters lojistik maliyetlerini artırıyor ve aşırı üretim ile israfın devam ettiği zararlı bir döngüyü körüklüyor.
Bir markadaki beden 8, başka bir markada beden 4 ya da 10 ile eşdeğer olabiliyor ve aynı markanın farklı ürünleri bile kesim ve kalıpları açısından değişiklik göstererek tüketiciyi yanıltıyor ve markaya duyulan güveni sarsıyor. Bedenlendirme yalnızca markalar arasında değil, ülkeden ülkeye de değişiklik gösteriyor. ABD'deki beden 8, Birleşik Krallık, Hindistan ya da Japonya'daki beden 8 ile aynı değil. Küresel markalar için bu durum, tüketiciler açısından beden dönüşümünün şeffaf olmaması nedeniyle başka bir karmaşa katmanı oluşturuyor. Net bir sistem ya da tutarlı dönüşüm mekanizmaları olmadan, uluslararası alışveriş adeta bir tahmin oyununa dönüşüyor.
Bu nedenle moda markaları, üreticiler ve perakendeciler için akıllı bedenlendirme stratejik bir öncelik haline gelmelidir. Moda sektörü tasarımı, bedenlendirmeyi ve dağıtım yöntemlerini temelden dönüştürmedikçe, sürdürülebilirlik hedefleri gerçekleşmeyecek. Uzun vadeli dayanıklılık ve anlamlılık arayan markalar için, sürdürülebilirlik bedenlendirme sistemine entegre edilmeli ve tasarım insanlar ve gezegen düşünülerek yapılmalıdır.
🌍Better Work Girişimi Etiyopya Hazır Giyim Sektöründe Kadın Lider Sayısını %70 Artırdı
Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü – ILO ile Uluslararası Finans Kurumu – IFC arasındaki işbirliğiyle kurulan Better Work'ün bir girişimi olan Kadın Liderlik Geliştirme Programı (WLDP), çalışanlara yönelik temel beceriler ve mentörlük sağlayarak onların liderlik rollerini güvence altına almalarını ve sektörde eşitliğe yönelik bir geçici teşvik ediyor.
2021 yılında başlatılan WLDP, sınıf içi eğitim, uygulamalı alıştırmalar ve sürekli mentorluk içeren çok yönlü bir eğitim yaklaşımı kullanırken, kadın çalışanlara karar alma, çatışma çözme, iletişim, etkileme, sorun çözme ve planlama gibi temel beceriler kazandırdı. Program başladığından beri 234'ten fazla kadına eğitim verdi.
Better Work, programa katılan fabrikalarda, devamsızlık oranlarının azalmasının yanı sıra hat verimliliğinde ve ürün kalitesinde iyileşmeler gözlemlendiğini belirtti. Girişim ayrıca, çoğunlukla üst düzey yöneticiler ve İK profesyonellerinden oluşan mentorlar hazırlayarak fabrika düzeyinde koçluk ve mentorluk da içeriyordu.
Mayıs 2025'te sona eren program sonrasında Etiyopya'nın Hawassa ve Addis Ababa şehirlerinde bir Kadın Liderler Ağı kurulması planlanıyor. Bu ağ, Hawassa ve Bole Lemi Endüstri Parkları'ndaki WLDP mezunlarını bir araya getirerek mentorluk imkânı sağlayacak, kadın liderler için görünürlüğü artıracak, fabrikalar arası iş birliğini teşvik edecek ve kadınların kariyer gelişimini ve liderlik gelişimini destekleyecek.
ILO Better Work Etiyopya ekip lideri Tigist Fisseha WLDP'nin etkisinin ölçülebilir olduğunu, sadece fabrikalardaki üretkenliği arttırmakla kalmayıp, aynı zamanda kadınların liderlik potansiyellerini tam olarak ortaya çıkarmalarına yardımcı olduğunu, hayatları, işyerlerini ve topluluklarını dönüştürdüğünü kaydetti.
🌍Fransız Tekstil Geri Dönüşümcüleri EPR'a Hayır Diyor
Fransa'da Fransız tekstil geri dönüşümcülerinin başlattığı ülke çapındaki protestolarda Decathlon France ve Kiabi mağazalarının önüne kullanılmış giysi yığınları atıldı. Protestocular ülkenin Tekstil için Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu – EPR sisteminin, iş yapan insanları yüzüstü bıraktığını iddia ediyor.
Lorraine'de günde 20 ton tekstil işleyen Le Relais, toplama işlemlerini askıya alırken, ayrıştırılan ton başına 156 Euro kazanan geri dönüşümcüler, ayakta kalabilmek için ton başına 304 Euro'ya ihtiyaçları olduğunu beyan ediyorlar.
Avrupa genelindeki geri dönüşüm meslek kuruluşları son aylarda tüm tekstil geri dönüşüm sisteminin çöküşün eşiğinde olduğunu ima ederek alarm zillerini çalarken, bitmek bilmeyen ve genellikle satılmayan düşük kaliteli hızlı moda dalgasının, sorunun en önemli parçası olduğunu ifade ettiler. Almanya'da Soex, Avrupa'nın en büyük ayırma tesislerinden birini kapatırken, Texaid yakın zamanda Almanya operasyonunun iflasını duyurdu. Avrupa'nın diğer bölgelerindeki geri dönüşümcüler küçülmeye gidiyor veya tamamen kapanıyor.
Tüm bunlar, EPR'ın amaca uygun olup olmadığını sorduruyor ve moda atıklarını yönetmek için gerekli altyapıyı finanse etmek üzere bir reformun gerekli olduğu konuşuluyor.
🌍AB-ABD ticaret anlaşması Avrupa'dan moda ithalatı maliyetlerini artıracak
ABD ve AB yeni bir ticaret anlaşmasının şartlarında anlaştı, ancak bir sektör uzmanı bunun lüks ve orta ölçekli Avrupa moda üreticileri için maliyetli olacağını söylüyor.
ABD Başkanı Donald Trump ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, tüm AB mallarına %15 oranında ABD gümrük vergisi uygulanması konusunda anlaşırken, Başkan Trump anlaşmanın AB pazarına giren bazı ABD ürünlerine %0 gümrük vergisi uygulanmasına olanak sağlayacağını duyurmuştu. 27 üyeli blok adına müzakereleri yürüten komisyonun, üye devletlerin onayına ihtiyacı olacak.
Trump ayrıca AB'nin, askeri alımlar da dahil olmak üzere ABD'ye yaptığı yatırımı 600 milyar dolar artıracağını ve Avrupa'nın Rus enerjisine olan bağımlılığını azaltmak amacıyla sıvılaştırılmış doğal gaz ve petrol gibi Amerikan enerji kaynaklarına üç yıl içinde 750 milyar dolar yatırım yapacağını vurguladı.
Anlaşmaya göre, bazı kimyasallar, bazı tarım ürünleri, doğal kaynaklar ve kritik hammaddeler gibi bazı mallara gümrük vergisi uygulanmayacağı öngörülüyor.
AB, İngiltere'nin yüzde 10'luk oranı kadar uygun oranlar sağlayamasa da, Japonya'nın yakın zamanda müzakere ettiği yüzde 15'lik orana denk geldi.
ABD açısından bu anlaşmanın, geçen yılki ticaret rakamlarına göre yaklaşık 90 milyar dolarlık gümrük geliri sağlaması ve ülkeye önemli miktarda yatırım girişi sağlaması bekleniyor.
ABD-AB ticaret anlaşması moda sektörünü nasıl etkileyecek?
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan GlobalData giyim analisti Neil Saunders, anlaşmanın hem moda hem de diğer sektörlere belirli bir kesinlik getirmesi açısından iyi bir haber olduğunu ifade ederken, bu durumun Avrupa'dan ithalat maliyetlerini artıracağını, kıtada üretim yapan firmalar için dezavantajlı olabileceğini belirtti.
Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu - IAF Başkanı Cem Altan, yeni açıklanan AB-ABD ticaret anlaşmasını, "küresel moda ve tekstil endüstrisi için stratejik öneme sahip olan ticarette transatlantik iş birliğini güçlendirmeye yönelik umut verici bir adım" olarak nitelendirirken, dünyanın en büyük tüketici pazarlarından olup düzenleyici standartların belirlenmesinde kilit oyuncular olarak ABD ve AB arasında daha fazla uyum sağlayacağını, tedarik zinciri öngörülebilirliğini artıracağını, tarife dışı engelleri azaltacağını, sürdürülebilirlik, döngüsellik ve dijitalleşme alanlarında inovasyonu hızlandırabileceğini belirtti.
IAF olarak, tüm değer zinciri boyunca iş birliğini teşvik eden ve sorumlu tedarik, adil rekabet ve uzun vadeli dayanıklılığı önceliklendiren bir ticaret ortamını teşvik ettiklerini söyleyen Altan, anlaşmanın küresel hazır giyim sektörüne gerçek anlamda fayda sağlaması için kapsayıcı olması ve yalnızca AB ile ABD arasındaki ticareti desteklememesi gerektiğini, aynı zamanda Asya, Akdeniz, Afrika ve Latin Amerika'daki üreticiler ve tedarikçiler için netlik ve fırsat sağlaması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.
🌍AB-ABD Ticaret Anlaşması'na Yönelik Blok Liderlerinden Eleştiriler
ABD ile AB arasında duyurulan anlaşmanın ardından AB liderlerinden görüşler gelmeye başladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Von der Leyen, Trump'ın İskoçya'daki toplantısında ticaret anlaşmasını överken, diğer liderlerin bakış açısının daha az iyimser olduğu görülüyor.
Fransa Başbakanı François Bayrou, ticaret anlaşmasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Bayrou'nun açıklamasında "Özgür halkların değerlerini savunmak ve çıkarlarını savunmak için bir araya gelerek teslim olmaya karar verdikleri gün, karanlık bir gündür" ifadesine yer verdi.
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Pazar günü Etiyopya'da düzenlediği basın toplantısında gazetecilere yaptığı açıklamada, Trump ve von der Leyen'in anlaşmasının "detaylarını incelemesi" gerektiğini, ancak iki ülkenin anlaşmaya varmasının umut verici olduğunu belirterek, "Avrupa ile ABD arasındaki ticaret artışının öngörülemez ve potansiyel olarak yıkıcı sonuçları olacağını" söyledi.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz de benzer şekilde anlaşmanın ihracata dayalı Alman ekonomisini sert bir şekilde vuracak bir ticaret anlaşmazlığının önlenmesini sağladığını vurguladı.
Portekiz Başbakanı Luís Montenegro anlaşmanın Portekiz şirketleri ve ekonomisi için hayati önem taşıyan öngörülebilirlik ve istikrar getirdiğini, gerilimi arttırsa da daha fazla ticaret anlaşmasının, engellerin azaltılmasının ve basitleştirme ve maliyet düşürme gibi dönüştürücü bir gündemin izlenmesi konusunda yeni talepler getirdiğini kaydetti.
AB Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič, her iki tarafa da "Transatlantik bağlarımızı güçlendirmeye devam etmemiz" çağrısında bulunarak, ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ve ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick'e yeni anlaşmadaki iş birlikleri için teşekkür etti.
Belçika Başbakanı Bart De Wever, Pazar günkü anlaşmayı "bir rahatlama anı ama kutlama anı değil" olarak nitelendirirken, ABD'nin zamanı geldiğinde korumacılık yanılgısından uzaklaşarak serbest ticaretin değerini, yani paylaşılan refahın temel taşlarını yeniden benimseyeceğini umduğunu belirtti.
Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo, bu anlaşmanın blok ile ABD arasındaki gelecekteki ticaret görüşmelerinin sonu anlamına gelmemesi gerektiğini söylerken, ticaret engellerinin ortadan kaldırılması çalışmalarına devam edilmesi gerektiğini, serbest ticaretin her iki tarafa da en çok fayda sağlayacağına inandığını ifade etti.
🌍AB-ABD, %15'lik gümrük vergisi anlaşmasıyla ticaret savaşını önledi
ABD 27 Temmuz tarihinde Avrupa Birliği ile bir çerçeve ticaret anlaşmasının imzalandığını duyurdu. Anlaşmaya göre, çoğu AB malına %15 oranında vergi uygulanacak.
ABD Başkanı Donald Trump ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, aylarca süren müzakerelerin ardından zorlu bir anlaşmaya varılmasını sağlayan bir saatlik görüşmenin ardından, anlaşmayı Batı İskoçya'daki Trump'ın lüks golf sahasında duyurdu.
Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada, AB'nin ABD'ye yaklaşık 600 milyar dolar yatırım yapmayı ve ABD'den enerji ve askeri teçhizat alımlarını önemli ölçüde artırmayı planladığını belirterek, anlaşmanın bir önceki hafta Japonya ile imzalanan anlaşmayı da geride bırakarak şimdiye kadar yapılmış en büyük anlaşma olduğunu ifade etti.
Von der Leyen ise %15'lik gümrük vergisinin "genel olarak" uygulanacağını belirtirken, bunun elde edebildikleri en iyi şey olduğunu söyledi.
Anlaşma, ABD'nin Japonya ile vardığı çerçeve anlaşmasının önemli bölümlerini yansıtıyor ancak o anlaşma gibi, Atlantik'in her iki yakasında da pek çok kişi için oldukça hassas bir konu olan içkilere uygulanacak gümrük vergileri de dahil olmak üzere pek çok soruyu cevapsız bırakıyor.
Trump'ın önümüzdeki yıllarda 750 milyar dolarlık ABD enerji satın alımı ve "yüzlerce milyar dolarlık" silah alımı öngördüğünü söylediği anlaşma, Airbus da dahil olmak üzere bir dizi AB şirketi için iyi bir haber olabilir.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, anlaşmayı memnuniyetle karşılayarak, Almanya'nın ihracat odaklı ekonomisini ve büyük otomotiv sektörünü sert bir şekilde vuracak bir ticaret anlaşmazlığını önlediğini söyledi. Alman otomobil üreticileri VW, Mercedes ve BMW, ABD'nin otomobil ve parça ithalatına uyguladığı %27,5'lik gümrük vergisinden en çok etkilenenler arasındaydı.
Avrupa Parlamentosu Ticaret Komitesi Başkanı Alman Sosyal Demokrat Bernd Lange ise tarifelerin dengesiz olduğunu ve ABD'ye ayrılan yüklü miktardaki AB yatırımının büyük ihtimalle bloğun kendi masraflarıyla karşılanacağını söyledi.
ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili ise Avrupa ülkelerinin taahhütlerini yerine getirmemeleri durumunda Trump'ın gümrük vergilerini tekrar artırma yetkisine sahip olduğunu vurguladı.
Tarife, yarı iletkenler ve ilaçlar da dahil olmak üzere çoğu mal için geçerli olsa da istisnalar da var. ABD, çelik ve alüminyuma %50 gümrük vergisi uygulamaya devam edecek. Von der Leyen, gümrük vergisinin kota sistemiyle değiştirilebileceğini öne sürdü; üst düzey bir yönetim yetkilisi, AB liderlerinin iki taraftan konu hakkında görüşmeye devam etmelerini istediğini söyledi.
Von der Leyen, uçak ve uçak parçaları, bazı kimyasallar, bazı jenerik ilaçlar, yarı iletken ekipmanlar, bazı tarım ürünleri, doğal kaynaklar ve kritik hammaddelere her iki taraftan da gümrük vergisi uygulanmayacağını söylerken, bu listeye ürün eklemek üzere çalışmalara devam edeceklerini kaydetti.
ABD'li bir yetkili, ticari uçaklara uygulanan gümrük vergisi oranının şimdilik sıfırda kalacağını ve tarafların ABD incelemesi tamamlandıktan sonra ne yapacaklarına birlikte karar vereceklerini belirterek, %15'ten daha düşük bir gümrük vergisi konusunda anlaşmaya varmalarının "makul bir ihtimal" olduğunu belirtti.
🌍Trump, ABD ile Japonya'nın Devasa Bir Ticaret Anlaşması Üzerinde Uzlaştığını Duyurdu
ABD Başkanı Donald Trump, 22 Temmuz 2025'te düzenlediği bir resepsiyondaki konuşmasında Japonya ile tarihin en büyük anlaşmalarından birini imzaladığını duyurdu.
Anlaşma kapsamında ABD ithalatçılarının ABD'ye ihraç edilen Japon mallarına %15 oranında Reciprocal (karşılıklı) gümrük vergisi ödemesini öngörülüyor. Ancak Japonya için önemli olan, %15 olarak belirlenen oranın otomobil ve otomobil parçalarına da uygulanacak olması. Bu da Japonya'yı, Nisan ayından bu yana otomotiv sektörü ihracatında %25 vergiyle karşı karşıya kalan diğer büyük araç ihracatçılarına karşı avantajlı hale getirecek.
Trump anlaşma kapsamında Japonya'nın ABD'ye 550 milyar dolar yatırım yapacağını ve ABD'nin "kârın yüzde 90'ını alacağını" söylerken, anlaşmanın yüz binlerce istihdam yaratacağını, Japonya'nın araba, kamyon, pirinç ve diğer bazı tarım ürünleri de dahil olmak üzere ülkesini ticarete açacağını ifade etti.
Haberin ardından Çarşamba günü Japon borsaları bir yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Otomobil üreticilerinin hisse senetlerindeki fiyat artışı Nikkei endeksini %3,7 oranında yükseltti.
Japonya'nın gümrük müzakerelerinden sorumlu Ryosei Akazawa yaptığı paylaşımda, Trump ile Japonya Başbakanı Şigeru Ishiba'nın daha önceki görüşmelerde çekilmiş bir fotoğrafına işaret ederek, "Görev tamamlandı" dedi. Akazawa, Japonya'nın "hacim kısıtlaması olmaksızın otomobil ve otomobil parçalarına uygulanan gümrük vergilerini düşürebilen dünyadaki ilk ülke" olduğunu ve ABD ile ticaret fazlası veren ülkeler arasında bugüne kadarki en düşük rakamı elde ettiklerini vurgularken, bu işbirliğinin istihdam yaratacağını ve iyi ürünlerin üretilmesine katkı sağlayacağını belirtti.
Japonya'nın ABD'ye yapacağı 550 milyar dolarlık yatırımın, ilaç ve yarı iletken gibi önemli alanlardaki Japon şirketlerinin yatırımlarını desteklemek amacıyla öz sermaye ve kredi şeklinde olacağını açıklayana Akazawa, mevcut tarımsal ticaret çerçevesi altında Amerikan pirinç ithalatının payının artabileceğini söylerken, anlaşmanın "Japon tarımını feda etmeyeceğini" vurguladı. Akazawa, Japonya'nın anlaşmada yer almayan çelik ve alüminyum gibi diğer gümrük vergileri konusunda da ABD ile görüşmeleri sürdüreceğini ve bu ürünlerin %50 oranında vergiye tabi tutulacağını kaydetti.
🌍Trump Türkiye'ye Yönelik %15 Reciprocal Tarife Getirildiğini Açıkladı
Nisan ayında açıklanan Reciprocal (karşılıklı) tarife uygulanacak ülkeler arasında yer almayan ve %10 oranındaki Baseline tarifeye tabi olacak Türkiye, 1 Ağustos 2025'te Beyaz Saray tarafından yapılan açıklama ile Reciprocal Tarife uygulanacak ülkeler listesine eklendi ve tarife oranı %15 şeklinde açıklandı. Söz konusu ek-tarife ABD pazarına yönelik tüm Türk ürünlerine uygulanacak.
Türkiye bu artışa rağmen gümrük vergilerinde daha az artışa maruz kalan ülkeler arasında yer alıyor. Beyaz Saray'ın açıklamasına göre baseline tarife 02 Nisan'da açıklanan %10 oranında uygulanmaya devam edecek ancak bu tarife yalnızca ABD'ye ihracatı ithalatından daha düşük olan ülkelere uygulanacak.
Kaynak: https://www.whitehouse.gov/presidential-actions/2025/07/further-modifying-the-reciprocal-tariff-rates/