İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2024 Kasım

İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler

🌍Zara, H&M, Ikea ve Primark AB Düzenlemeleri Öncesinde Tekstil Atığı Pilot Programını Başlatacak

İspanya'nın en büyük moda şirketleri, Zara'nın sahibi Inditex, H&M, Decathlon, Ikea ve Primark da dahil olmak üzere, önümüzdeki yıl Nisan ayında Re-viste adlı gönüllü bir pilot program kapsamında kullanılmayan giysileri toplamaya başlayacak. Bu girişim, 2026'da yürürlüğe girecek olan AB düzenlemeleri öncesinde tekstil atıklarını yönetmeyi amaçlıyor.

Re-viste programı kapsamında tekstil ve ayakkabılar, diğer atıklardan ayrı toplanacak ve İspanya genelinde kiliseler, mağazalar, alışveriş merkezleri ve caddelere yerleştirilecek onlarca konteyner bulunacak. Amaç, şu anda sadece %12'si çöplük atıklarından ayrılan giysilerin yeniden kullanılmasını veya geri dönüştürülmesini sağlamak. Bir yıllık deneme süresi boyunca, tekstil atıklarının yönetim masraflarını şirketler üstlenecek. Pilot program, AB düzenlemeleri yürürlüğe girdiğinde İspanya'nın her 1.200 sakin için bir tekstil atık konteynerine ihtiyaç duyacağını öngörüyor. Her bir İspanyol sakini yılda ortalama 20 kilo giysi atarken, bu miktar Avrupa ortalamasının (yedi kilo) oldukça üzerinde.

🌍ABD, AB'nin İnsan Hakları Durum Tespiti ile 'Oyun Kurallarını' Tanımlamasına İzin Veriyor

New York Üniversitesi Stern İş ve İnsan Hakları Merkezi tarafından yayımlanan rapora göre Avrupa Birliği'nin kurumsal sürdürülebilirlik durumu tespiti direktifinin birkaç yıl içinde yürürlüğe girmesiyle geri dönülmez bir yönde ilerlerken, ABD'nin “geride kaldığı” açıkça görülüyor. Bu durum, ABD'nin iş ve insan hakları lideri olarak konumunu kaybettiğini de gösteriyor.

1930 Gümrük Tarifeleri Yasası'ndan Dodd-Wall Street Reform Yasası'na, Kaliforniya Tedarik Zinciri Şeffaflığı Yasası'na ve Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası'na kadar çeşitli öncü yasalar benimsemiş olsa da ABD'nin artık geride kaldığı, ithalat yasakları değerli olsalar da şirketlerin insan hakları sorumluluklarını ele almak için daha kapsamlı bir yasalar paketi gerektiği belirtilen raporda ABD'nin en büyük şirketlerinin %84'ü insan hakları durum tespiti yapma—yani operasyonlarındaki ve tedarik zincirlerindeki riskleri ve olumsuz etkileri belirleme, değerlendirme ve harekete geçme—konusunda temel adımları atmakta başarısız olduğu belirtiliyor.

ABD'nin Avrupa'daki gelişmelere paralel hareket etmemesi durumunda Amerikan ve yabancı şirketler arasındaki farkın büyümeye devam edeceği belirtilen raporda ABD'nin kendi yasalarını koymasının kendi çıkarına olduğu, şirketlere zorunlu tutulmadıkça AB yasalarına tabi olan şirketlerin ise bu kurallara bağlı olmayanlara göre rekabet dezavantajı yaşayabileceği kaydedildi.

🌍ESG Mevzuatı Sosyal Denetim Yorgunluğunu Ortadan Kaldırabilir

Worldwide Responsible Accredited Production (WRAP) programının Başkanı ve CEO'su Avedis Seferian, ESG mevzuatının moda sektöründeki sosyal uygunluk denetimlerini nasıl değiştirdiğini ve bağımsız denetimlerin marka denetimlerinin yerini alarak norm haline geleceğini açıkladı. Seferian, finans dünyasında denetimlerin düzenli olarak yapıldığını ve pozitif bir süreç olarak görüldüğünü, ancak sosyal uygunluk kavramının moda sektörüne giriş şekli nedeniyle bu denetimlere genellikle olumsuz bir yaklaşım olduğunu ifade etti.

Sosyal uygunluk programlarının ve davranış kurallarının, sektörün uluslararası basın ve toplum tarafından yoğun eleştirilere maruz kalmasının ardından başlatıldığını belirten Seferian, bu durumun markalar ve perakendeciler için savunmacı bir tutum oluşturduğunu ve denetimlerin adeta bir polisiye bir ortamda uygulandığını ifade etti. Bunun sonucunda da markalar ve tedarikçiler arasında "biz ve onlar" zihniyeti ortaya çıkıyor.

Seferian, bazı üreticilerin sistemi geçmek için hile yapmaya yöneldiğini belirtirken, denetimlere ilişkin finans dünyasındaki pozitif yaklaşımın giyim sektöründeki sosyal uygunluk alanına aktarılabileceğine inanıyor.

ESG Mevzuatı Denetim Yorgunluğunu Azaltacak mı?

Seferian, ESG mevzuatıyla denetim tekrarının önleyeceğini ve markaların artık kendi denetimlerini yapamayacağını ifade ederken, Walmart'ın birkaç yıl önce kendi denetimlerini yaptığını ancak şimdi sadece az sayıda bağımsız programı tanıdığını kaydetti. Seferian'a göre bu değişim tüm sektöre yayılacak.

AB'nin Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Durum Tespiti Direktifi (CSDDD) gibi mevzuatlarının tamamen yürürlüğe girmesi birkaç yıl alacağı için bağımsız denetimlerin standart haline gelmesinin bir veya iki yıl sürebileceğini öngören Seferian, marka içi denetçilerin hâlâ önemli olacağını ve bağımsız denetimleri değerlendirme ve doğrulama rolü oynayacağını belirtiyor.

ESG Mevzuatının Farklı Ülkelerdeki Etkisi

Seferian, AB, ABD ve diğer bölgelerdeki ESG mevzuatlarının birbirine uyumlu olmadığını ve bu durumun küresel oyuncular için zorluk yarattığını ifade ederken, WRAP programının, OECD kılavuzlarını ve ILO çekirdek sözleşmelerini içermesi nedeniyle bu düzenlemelere uyum sağlamakta esnek olduğunu vurguladı. Denetimlerin sadece sonuçları göstermekle kalmaması, aynı zamanda tedarik zinciri iyileştirmelerine de rehberlik etmesi gerektiğini belirten Seferian, eğitim ve farkındalık artırıcı çalışmaların bu süreçte önemli olduğuna değindi.

2025'te WRAP için Öngörüler

2025'te kuruluşunun 25. Yıldönümünü kutlayacak olan WRAP dünya çapında güvenli, yasal, insani ve etik üretimi teşvik etmeye devam edecek. Ayrıca, WRAP, tedarik zincirinin daha üst kademelerinde çalışmaya odaklanacak ve 2025'in bu alanda büyük bir yıl olacağı öngörülüyor.

🌍ABD, Bangladeş hazır giyim sektöründe güçlü işçi hakları çağrısında bulundu

ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan özel temsilcisi Kelly Fay Rodríguez ve Çalışma Bakanlığı'ndan müsteşar yardımcısı Thea Lee'nin başkanlığını yaptığı, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) temsilcileri, Amerikan Giyim ve Ayakkabı Derneği'ne bağlı büyük ABD markalarının üst düzey yöneticileri ve UNI Global Union Genel Sekreteri Christy Hoffman ile Worker Rights Consortium İcra Direktörü Scott Nova gibi uluslararası işçi hakları uzmanlarını içeren ABD heyeti, ülkenin ekonomisine, demokratik süreçlerine ve iş gücüne destek göstermek amacıyla Bangladeş'e bir ziyarette bulunurken, hazır giyim sektöründeki devam eden işçi hakları sorunlarının çözülmesinin, ülkenin demokrasi ve yönetişim alanındaki son gelişmeleri dikkate alındığında, ulusal ekonomik büyümeyi teşvik etmek için hayati önemde olduğunu belirtti.

İşçi Haklarının Güçlendirilmesinin Önemi

ABD'nin Bangladeş Büyükelçiliği tarafından yapılan bir açıklamada, işçilerin güçlendirilmesinin sürdürülebilir ekonomik ilerlemeye ulaşmak, insan haklarını korumak, demokratik istikrarı güçlendirmek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmek için temel bir rol oynadığı ifade edildi. Küresel ekonomide işçilerin refahını sağlamanın hükümetler, alıcılar, işverenler, düzenleyiciler ve sendikaları kapsayan kolektif bir sorumluluk olduğunun altı çizilirken, özellikle hazır giyim sektöründe örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık haklarının iyileştirilmesi konularını içeren, güvenli çalışma ortamlarının sağlanması talep ediliyor.

İşçi Reformlarına Destek

Heyet, geçici hükümetin baş danışmanı Muhammed Yunus'un işçi reformlarını önceliklendirme konusundaki kararlılığını takdir etti ve ABD'nin, Bangladeş'in işçi haklarını geliştirme, bağımsız sendikalar kurma ve toplu pazarlık yoluyla çalışma koşullarını iyileştirme çabalarına verdiği desteği yineledi. ABD'nin taahhüdü, Bangladeşli işçiler ve ailelerinin refahını artıracak şekilde istikrarlı istihdam, kabul edilebilir çalışma koşulları ve yaşam ücretlerini teşvik eden sektör uygulamalarını desteklemek için iş birliği yapmayı kapsıyor.

Araştırma ve Bulgular

Yerel bir yayın olan The Daily Star'a göre, ABD Bangladeş Ticaret Odası (AmCham), heyet için düzenlenen bir ağ oluşturma programında "Bangladeş'te Sürdürülebilir Büyüme için İşçi Koşullarının Geliştirilmesi" başlıklı bir araştırmanın bulgularını sundu. Mayıs ayında yayımlanan çalışma, Bangladeş'teki işçi koşullarını uluslararası standartlarla ve özellikle AB ve ABD ile olan ilişkiler bağlamında incelerken; ücret sistemindeki farklılıkların etkisinin ele alınması, sendikaların yeniden düzenlenmesi, işçi tanımları ve rollerinin netleştirilmesi, İnsan Kaynakları Geliştirme Bakanlığı kurulması önerisi, hazır giyim sektörünün ötesine odaklanılması ve ücret düzenleme politikalarının revize edilmesi gibi önemli tavsiyeler içeriyor.

🌍Küresel Moda Sektörü Ticarette Yeniden Hizalanmaya Hazır mı?

İki Uç Senaryo: İyimser ve Kötümser Yaklaşımlar

İyimser senaryoda Trump yönetiminin geniş kapsamlı tarifeler yerine belirli sektörleri hedef alan daha stratejik bir yöntem izlemesi ve özellikle Meksika ve Kanada ile önemli ticaret ilişkilerini korumak adına dikkatli müzakerelerin yapılacağı düşünülüyor.

Kötümser senaryoda ise tüm tarifelerin hızla uygulanması ve ticaret ortaklarından agresif misillemelerle karşılaşılması söz konusu. Bu durumda sektör genelinde ani ve ciddi kesintiler olabilir ve şirketler geçiş dönemleri veya istisnalar haricinde fiyatları artırmak ya da önemli maliyetleri üstlenmek zorunda kalabilir. Bu durumun özellikle tedarik zincirlerini hızla yeniden yapılandırma esnekliği veya kaynakları olmayan küçük moda markalarını olumsuz etkilemesi söz konusu olabilir.

Ticaretin Siyaseti

Bazı faktörler, başlangıçtaki tarife önerilerinin bir miktar yumuşatılacağını gösteriyor. Özellikle perakende ve tüketim malları sektörlerinden gelen güçlü siyasi etki, ekonomik etkiler konusundaki endişeleri dile getirmiş durumda. ABD Yönetimi, seçim vaatlerini ekonomik gerçeklerle dengeleme ihtiyacı hissedecek; bu da tüketici fiyatlarına ve kilit seçmen gruplarına olan etkileri dikkate almayı gerektirecek. Ayrıca, müttefik ülkelerden gelen uluslararası diplomatik baskılar da nihai politika yaklaşımını etkileyebilir.

Moda Sektörüne Etkisi ve Dönüşüm

Moda sektörünün yapısı, ticaret kesintilerine karşı özellikle hassas durumda. Hızlı moda akımı, küresel tedarik zincirlerine ve düşük kârlılığa dayandığı için büyük zorluklarla karşılaşabilir. Zaten sıkışmış durumda olan orta segment markalar, ek maliyetleri nedeniyle zorlanarak pazar payını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Küçük, bağımsız markalar ise ölçek ve müzakere gücü eksikliğinden dolayı bu yeni ticaret ortamında yol almakta zorlanabilir.

Bu değişim, teknolojilere, otomasyona ve yerel üretim yeteneklerine yapılan yatırımları artırabilir. Bu da geçmişte maliyetli görülen bölgelerde yeni fırsatlar yaratabilir. Aynı zamanda, tedarik zincirlerinin nasıl yapılandırıldığı konusunda köklü bir değişimi tetikleyebilir.

Tüketici Davranışları ve Pazar Evrimi

Tüketici davranışları üzerindeki etkiler de önemli olabilir. Daha yüksek fiyatlar, kaliteye önem veren bir tüketim anlayışını hızlandırabilir ve bu da üstün kalite veya marka değeri ile yüksek fiyatları haklı gösterebilen premium markalara yarar sağlayabilir. İkinci el ve kiralama pazarları da tüketicilerin tam fiyatlı alımlara alternatif arayışıyla hızla büyüyebilir.

Bu değişiklikler, sürdürülebilirlik açısından ilginç etkiler yaratabilir. Bölgesel tedarik zincirleri taşımacılık emisyonlarını azaltırken, operasyonları optimize etme baskısı kaynak verimliliğinde iyileştirmeleri tetikleyebilir.

 

Geleceğe Bakış

Moda sektörü, dönüşüm dolu bir döneme yaklaşıyor gibi görünüyor. Tarifeler, kısa vadede önemli zorluklar yaratsa da sektörün işleyiş biçiminde gerekli değişimleri hızlandırabilir. Bölgesel tedarik zincirlerine geçiş, teknolojik ilerlemeler ve değişen tüketici tercihleriyle birleşerek daha sürdürülebilir ve dayanıklı bir sektör yapısı oluşturabilir.

Ancak bu dönüşümün maliyetleri de olacak. Geçiş döneminde, özellikle küçük oyuncular ve etkilenen ticaret yollarına büyük ölçüde bağımlı olanlar için önemli kesintiler yaşanabilir. Bazı bölgeler önemli ihracat düşüşleriyle karşılaşırken, diğerleri küresel ticaret modellerindeki bu yeniden şekillenme sürecinde yeni fırsatlar bulabilir.

Birçok tedarikçi için en acil sorun, perakendeciler ve markalardan gelen tarifelerle ilgili baskıya yanıt vermek olacak. Bu durum, endüstri ilişkilerindeki “ortaklık” kavramının gerçek anlamını test edecek. Daha uzun vadede ise, küresel ayak izlerini yeniden konumlandırmak ve gelişmekte olan bölgelerdeki büyüme fırsatlarını yakalarken geleneksel pazarlara etkili bir hizmet sunmaya devam etmek önemli bir zorluk olacak.

🌍ABD'nin tekstil geri dönüşümüne yönelik çıkardığı EPR Yasası Kaliforniya'da kabul edildi

Kaliforniya'nın 2024 Sorumlu Tekstil Geri Dönüşüm Yasası (SB 707), ABD'nin ilk Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (EPR) tekstil geri dönüşüm programını oluşturmak üzere yasalaştı. Bu yasa kapsamında, üreticiler ve değer zincirindeki diğer katılımcılar, tekstil ürünlerinin tüm yaşam döngüsünden, onarım, geri dönüşüm ve giysi ile liflerin yeniden kullanımı da dahil olmak üzere sorumlu olacak.

Uygulamaya konulduğunda SB 707, yalnızca atık alanlarına gönderilen tekstil miktarını azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda Kaliforniya genelinde ileri dönüşüm ve geri dönüşüm gelişimini de destekleyecek.

Yasayı hazırlayanlardan Senatör Josh Newman, yasanın Kaliforniyalının daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmasını sağlayıp yeni fırsatlar yaratacağını söylerken, 2030 yılına kadar eyalet genelinde kullanılacak tekstiller için kolayca ulaşılabilir ücretsiz teslim noktalarının, herkesin çözümün bir parçası olmasını sağlayacağını kaydetti.

“Sanayi, çözümün bir parçası oldu”

Kaliforniya Ürün Sorumluluğu Konseyi'nden (CPSC) Joanne Brasch, üreticileri daha az atık üreten üretimi ve daha çevreci tasarımları benimseme konusunda teşvik edecek yasanın markalar ve derneklerin desteğiyle oluşturulduğunu, yasanın geçen yıl tanıtılmasından bu yana yoğun bir paydaş katılım sürecine tabi olduğunu belirtti.

Geniş Destek

Yasa, yasama süreci boyunca yaygın destek alırken bu durum, yasanın öneminin ve potansiyel etkisinin bir kanıtı olarak değerlendiriliyor. Destekçiler arasında Kaliforniya Ürün Sorumluluğu Konseyi (CPSC), IKEA, Goodwill, Sierra Club California, Everlane, Reformation, Boardriders ve Republic Services gibi kuruluşlar ile çok sayıda yerel hükümet, ajans ve temizlik bölgesi yer alıyor.

🌍H&M Vietnam'da Yeşil Enerji Anlaşması İmzaladı

2020'nin sonlarında, aralarında İsveçli H&M'in de bulunduğu yaklaşık 30 markadan oluşan bir konsorsiyum, Vietnam'ın eski Başbakanı Nguyen Xuan Phuc'a, özel markalar ile yenilenebilir enerji satıcıları (güneş panelleri ve rüzgar türbinleri gibi) arasında doğrudan enerji satın alma anlaşmalarının (DPPA) faydalarını yeniden değerlendirmesi için çağrıda bulunmuştu. H&M Vietnam, Vietnam hükümetinin yakın zamanda onayladığı DPPA mekanizması kapsamında Power Engineering Consulting Joint Stock Company 2 (PECC2) ile bir işbirliği mutabakat zaptı (MoU) imzaladığını duyurdu.

Çevresel Sorumluluğun Yükselişi

Yaz aylarında yürürlüğe giren 80/2024/ND-CP sayılı Kararname, Vietnam'da ürünleri aracılığıyla atık üreten işletmelerin (örneğin plastik ambalajlar, elektronik cihazlar) ya kendi geri dönüşüm sistemlerini kurmalarını ya da ulusal geri dönüşüm ve atık yönetimi programlarına mali katkıda bulunmalarını zorunlu kılıyor. Bu da çevresel sorumluluk için yedi yıldır geliştirilmekte olan "kullanıcı öder" sistemini hayata geçiriyor.

H&M, bu tür bir çabada öncü bir rol üstlenirken, rekabetçi oranlarda temiz enerji kullanımı avantajını elde ediyor. Vietnam ise hem yeşil enerjiye yönelik övgüler alıyor hem de perakende elektrik pazarındaki rekabeti artırıyor.

PECC2, yaptığı açıklamada anlaşmanın PECC2 için yeni bir başlangıcı simgelediğini, H&M'in makul maliyetlerle temiz enerjiye erişimini sağlaması açısından büyük bir küresel moda markasıyla imzalanan ilk DPPA işbirliği anlaşması olduğunu belirtirken imza töreni, PECC2'nin Ho Chi Minh Şehri'ndeki inovasyon merkezinde gerçekleştirildi. Törene H&M Group'un bölgesel üretim müdürü Jessica Wilhelmsson, PECC2'nin COO'su Nguyen Hai Phu ve iki tarafın temsilcileri katıldı. Etkinlikte, PECC2'nin enerji depolama sistemi (BESS) de incelendi. Katılımcılar, tesisin uzaktan operasyonlarını yöneten teknolojiyi gözlemlemek için operasyon kontrol merkezi (PECC2-OCC) ve dijital yetenek merkezi (PECC2-DCC) gibi alanları ziyaret etti.

Anlaşma hakkında değerlendirmede bulunan H&M yetkilisi, 2030 yılına kadar sera gazı (GHG) emisyonlarını %56 azaltma hedefini desteklemek için sürekli olarak paydaşlarla beraber çalıştıklarını, endüstrinin karbonsuzlaşmaya daha hızlı ilerlemesini sağlayacak sistem ve politika çözümlerine katkıda bulunmaya devam etmek istediklerini kaydetti.

H&M için bu, üretim yapılan tüm pazarlarda yenilenebilir elektrik erişimini garanti etmek anlamına geliyor. Bu da hem şebekelerin yeterli yeşil enerji tedarik kapasitesine hem de bu şebekelerin üretim tesislerinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde istikrarlı olmasına bağlı. Bu nedenle anlaşmanın imzalanması, yenilenebilir enerjiye bağlanacak tedarikçileri destekleyecek enerji satın alma anlaşmaları (PPA) süreçlerini güçlendirmek için "heyecan verici bir ilk adım" olarak görülüyor.

🌍NCTO, Başkan Trump İçin Politika Önerilerini Açıkladı

Ulusal Tekstil Organizasyonları Konseyi (NCTO) Başkanı ve CEO'su Kim Glas tarafından yayınlanan makalede, iç tekstil endüstrisinin müşterisi konumundaki moda markaları ve perakendecilere zarar verebilecek bir dizi teklif yer alıyor. NCTO'nun yeni Trump yönetimine ve Kongre'ye sunduğu ana önerilerden biri, Çin 301 tarifelerini artırmak.

Çin'e Karşı Ticaret Önlemleri

Yazıda Trump yönetiminin, Çin'in haksız ticaret uygulamalarına karşı mevcut Bölüm 301 cezai tarifelerini artırması gerektiği belirtilirken, bu tarifelerin yalnızca Çin'den gelen bitmiş tekstil ve hazır giyim ürünlerini değil, aynı zamanda kurallara uymayan diğer ülkelerden gelen ürünleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiği vurgulanıyor. NCTO, bu tarifelerin artırılmasının, etik olmayan koşullarda üretilen ve yapay şekilde sübvanse edilen düşük fiyatlı ithalatlarla rekabet edebilmek için ABD'li şirketlere yardımcı olacağını savunuyor. Buna karşılık, NCTO, kimyasallar ve tekstil makineleri gibi yerli sanayinin ithal ettiği ürünler için tarifelerden muafiyet talep ediyor.

Trump Yönetimi için Diğer Öneriler

NCTO'nun, Başkan Trump'a yürütme yetkilerini kullanarak yapmasını önerdiği diğer ana öneriler şunlar:

De minimis muafiyetini ortadan kaldırmak,İç Güvenlik Bakanlığı'nın tekstil ve hazır giyim uygulama planını desteklemek ve genişletmek,Çin'den gelen bitmiş tekstil ve hazır giyim ürünleri üzerindeki Bölüm 301 tarifelerini artırmak,"Amerikan Malı Al (Buy American)" politikalarını Amerikan bayrakları, çarşaflar, havlular ve birçok askeri ürünü kapsayacak şekilde genişletmek,Eylül ayında Helene kasırgasından etkilenen tekstil şirketleri için FEMA fonlarını güvence altına almak için Kongre ile birlikte çalışmak.

🌍Tarifeler, Ticaret Tercihleri ve Trump: USFIA Açıklıyor

Çarşamba günü, New York'taki Moda Teknoloji Enstitüsü'nde düzenlenen Giyim İthalatçıları Ticaret ve Taşımacılık Konferansında Trump'ın yeni yönetiminde tekstil ve hazır giyim sektörünü doğrudan etkileyecek bazı atamalar hakkında konuşmalar yapıldı. Öne çıkan isimler arasında eski ABD Ticaret Temsilcisi Bob Lighthizer (ticaret başkanı), Güney Dakota Valisi Kristi Noem (iç güvenlik), eski WWE yöneticisi Linda McMahon (ticaret) ve Florida Milletvekili Mike Waltz (ulusal güvenlik) yer alıyor.

Ayrıca Florida Senatörü Marco Rubio, Trump tarafından Dışişleri Bakanı olarak atanırken, Rubio, Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası'nın (UFLPA) mimarlarından biri ve Çin'e karşı sert bir duruş sergileyen bir politikacı. Bu durum, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde üretilen ürünlerin zorla çalıştırma sonucu yapıldığı varsayımına dayanarak ithalatını yasaklayan UFLPA'nın daha sıkı uygulanacağı anlamına geliyor. Rubio'nun görevi, aynı zamanda Tayvan ile müzakerelerde ve Dominik Cumhuriyeti-Orta Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'ndan (CAFTA-DR) Nikaragua'nın çıkarılmasını içerebilecek diplomatik adımlarda önemli bir rol oynayabilir.

Trump'ın Ticaret Anlaşmalarına Bakışı

Konferansta konuşan Barnes & Thornburg şirketinin ortağı ve ABD Moda Endüstrisi Derneği (USFIA) danışmanı David Spooner, Trump yönetiminin ticaret anlaşmalarına sıcak bakmadığını belirtirken, bu durum Trump'ın önceki döneminde yaşandığı gibi Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi'nin (GSP) yenilenmemesiyle sonuçlanabilir. 2025'te süresi dolacak olan Haitili İş Fırsatları Programı (HOPE), Haitili Ekonomik Kalkınma Programı (HELP) ve Afrika Büyüme ve Fırsat Yasası'nın (AGOA) geleceği de belirsiz.

Rubio'nun 2021'de HOPE ve HELP programlarını 2035'e kadar uzatma önerisini sunduğunu hatırlatan Spooner, bu tür programların yenilenmesinin büyük bir mesele olabileceğini ifade etti. Ayrıca, Trump'ın yeni yönetiminde ABD-Meksika-Kanada Anlaşması (USMCA) gibi ticaret anlaşmalarının gözden geçirilmesi ihtimali de masada.

“Tarife Kıyameti”

Trump'ın önerdiği tarifeler, Çin'den gelen ithalatlar için %60, Meksika için %100 ve diğer ülkeler için %10-20 oranında olabilir. Bu, tarifeler konusunda büyük endişelere yol açarken, Meksika'nın ekonomi bakanı, ülkesinin misilleme yapabileceğini belirtti ve birden fazla tarife savaşının ortaya çıkabileceğini ima etti.

Trump yönetiminin bu tarifeleri uygulamak için kullanabileceği beş yöntemden bahsedilirken bunlar arasında, 2025'te geçmesi gereken bir vergi uzatma yasasıyla Kongre'den geçirilmesi, Uluslararası Acil Durum Ekonomik Yetkiler Yasası (IEEPA) veya 1974 Ticaret Yasası'nın 301. Bölümü gibi başkanlık yetkilerinin kullanılması bulunuyor. Spooner, bu yöntemlerin Dünya Ticaret Örgütü (WTO) kurallarına aykırı olabileceğini ancak son yıllarda WTO'nun etkin çalışmadığını belirtti.

De Minimis Tartışması

Konferansın bir diğer sıcak konusu, düşük değerli ithalatları vergilendirme ve tarife dışında tutan de minimis yasasıydı. Her iki tarafın da bu yasa üzerinde çalışmayı öncelikli gördüğü ve Trump yönetiminin bu konuda adımlar atabileceği vurgulandı.

🌍ABD-Çin Komisyonu 2024 Yıllık Raporunu Kongreye Sundu

ABD-Çin Komisyonu ABD Kongresine aşağıdaki önerilerde bulundu:

Çevrimiçi Pazaryerlerinde Satılan İthal Ürünler: Kongre, 1930 Tarifeler Yasası'nın 321. Bölümünü (de minimis muafiyeti) kaldırmalı. Bu bölüm, değeri 800 doların altındaki malların ABD'ye vergisiz ve düzenleyici denetim olmaksızın girişine olanak tanıyor. Bunun yanı sıra, ABD Gümrük ve Sınır Koruma'ya (CBP) yeterli kaynak, personel ve teknoloji sağlanmalı.

Tüketici Ürün Güvenliği Yasası'nın Güncellenmesi: ABD Tüketici Ürün Güvenliği Komisyonu'na (CPSC), Çinli satıcının bilgi taleplerine veya gönüllü geri çağırma taleplerine yanıt vermemesi durumunda, tehlikeli ürünler için tek taraflı zorunlu geri çağırma yetkisi verilmeli. Çinli e-ticaret platformları, satılan ürünlerin geri çağrılması ve diğer güvenlik standartlarının uygulanabilmesi için "distribütör" olarak sınıflandırılmalı.

Tedarik Zincirlerinde Kaynak Tespiti: ABD İç Güvenlik Bakanlığı, Gümrük ve Sınır Koruma ve Ticaret Bakanlığı, ABD'ye giren ürünlerdeki parçaların, bileşenlerin ve materyallerin gerçek kaynaklarını belirlemeye yönelik değerlendirme araçları geliştirmeli. Bu araçlar, tarife kaçakçılığını önlemek ve güvenlik risklerini sınırlamak için kritik öneme sahip.

ABD-Meksika-Kanada Anlaşması (USMCA) İncelemesi: Kongre, ABD Ticaret Temsilcisi'ne (USTR), Ticaret Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlarla istişare ederek, USMCA'nın yürürlüğe girmesinden bu yana operasyonlarını kapsayan kapsamlı bir rapor hazırlama talimatı vermeli. Rapor, şunları içermeli:

Çin bağlantılı yatırımların Meksika ve Kanada'daki üretim faaliyetleri ve bu malların ABD pazarına nasıl girdiği,Çin'den Meksika ve Kanada'ya olan ticaret akışları ve bu akışların nasıl değiştiği,Çin'den Meksika ve Kanada'ya gönderilen malların fiyatları ve bu fiyatların ABD pazarına doğrudan gönderilen ürünlerle karşılaştırması,Meksika ve Kanada'nın Çin menşeli ürünlere yönelik ticaret yaptırımları ve bu yaptırımların ABD'nin ticaret yaptırımlarıyla ilişkisi. Çin'de Üretilen Malların Açık Etiketi: Kongre, çevrimiçi pazaryerlerinde listelenen Çin malı ürünlerin üreticisinin adı, fiziksel adresi ve iletişim bilgilerini açıkça göstermeyi zorunlu kılmalı. Ayrıca, bu ürünlerde ABD tüketici güvenlik standartlarına uymayan bir ülkede üretildiğine dair uyarı etiketi bulunmalı.

Güvenlik Testi Sertifikasyonlarının İncelenmesi: Kongre, ABD Hükümeti Hesap Verebilirlik Ofisi'ne, Çin'den ithal edilen tüketici ürünleri ve tıbbi cihazlar için güvenlik testi sertifikalarının güvenilirliğini araştırma talimatı vermeli.

🌍Sektörel Birlikler AB Durum Tespiti Çerçevesi'nin Uygulama Aşaması İçin Çağrıda Bulunuyor

Avrupa Tekstil ve Konfeksiyon Konfederasyonu (EURATEX) dahil olmak üzere 25 önde gelen Avrupa iş dünyası derneği, Avrupa Komisyonu'na ortak bir mektup göndererek Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi'nin (CS3D), AB'nin ekonomik rekabet gücü ve sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu hale getirilmesi için sadeleştirilmesi ve kolaylaştırılması çağrısında bulundu. Kimya, otomotiv, tarım ve tekstil gibi çeşitli sektörleri temsil eden bu dernekler, yönetmeliğin geniş kapsamı ve küresel tedarik zincirlerine sahip şirketler, özellikle KOBİ'ler için yaratabileceği potansiyel zorluklara dikkat çekti.

Rekabet ve Yönetmelik Yükleri Üzerindeki Endişeler

Ortak çağrıda, şirketlerin sürdürülebilirlik ilkelerini desteklediği vurgulanırken, yönetmeliğin karmaşık gerekliliklerinin rekabet dezavantajlarına yol açabileceği ve aşırı düzenleyici yükler yaratabileceği belirtiliyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın uygulama aşamasına geçmesiyle, iş dünyası liderleri çevresel hedeflerin ekonomik gerçeklerle uyumlu hale getirileceği ölçülü yaklaşımlar çağrısında bulunuyor. Dernekler, CS3D'nin AB'nin rekabet gücünü desteklemesi ve işletmeler için yönetilebilir bir çerçeve oluşturması için alınması gereken önlemleri şu şekilde sıralıyor:

Kapsamlı Rekabet Değerlendirmesi Mektupta, CS3D'nin gerekliliklerine yönelik tam kapsamlı bir rekabet değerlendirmesi yapılması öneriliyor. Bu sayede, rehberlik ve uygulama süreçlerinde gereksiz yüklerin azaltılabileceği ve netliğin sağlanabileceği belirtiliyor. Endüstriden geri bildirim toplanarak, aşırı yükümlülüklerin giderilebileceği ve üye devletler arasında tutarlı bir uygulama sağlanabileceği belirtiliyor.

Uzatılmış Uygulama Süresi Küresel tedarik zincirlerinin derinlemesine entegrasyonu nedeniyle, işletmelerin yeni düzenlemelere uyum sağlamak için daha çok zamana ihtiyaç duyduğu vurgulanıyor. Dernekler, bağlayıcı uyum tarihlerinden iki yıl önce kılavuzlar ve destekleyici yasaların yayımlanmasını veya geçiş süresinin uzatılmasını öneriyor. Bunun özellikle geniş tedarikçi ağlarına sahip şirketlerin gerekli düzenlemeleri yapmalarına olanak tanıması öngörülüyor.

Uyumlu Uygulama ve Pazar Parçalanmasının Önlenmesi Mektupta, AB genelinde uyumlu bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiği ve pazarın parçalanmasının önlenmesinin önemine dikkat çekiliyor. Ulusal düzeydeki uygulamalar arasındaki uyumun sağlanması, özellikle yönetmeliğin gereklilikleri daha karmaşık hale geldikçe Tek Pazar'da rekabet gücünün korunmasını destekleyecek.

Bu ortak çağrı, Avrupa iş dünyasının sürdürülebilirliğe bağlılığını vurgularken, aynı zamanda ekonomik rekabet gücünün ve yönetilebilir düzenleyici ortamların korunması gerektiğini savunuyor.

🌍Kore-Bangladeş Ekonomik Ortaklık Müzakereleri Resmi Olarak Başlıyor

Güney Kore, Güneybatı Asya bölgesi ile ekonomik işbirliğini güçlendirmeye yönelik önemli bir adıma işaret eden Kore-Bangladeş Ekonomik Ortaklık Anlaşması (EPA) için müzakerelerin başladığını resmen duyurdu. Ticaret, Sanayi ve Enerji Bakanlığı'ndan ticaret müzakerelerinden sorumlu bakan yardımcısı Jeong In-kyo, duyuruyu Bangladeş Ticaret Bakanı Şeyh Beşir Uddin ile 1 Kasım'da yaptığı toplantı sonrasında duyurulan habere göre, bir tür serbest ticaret anlaşması (STA) olan EPA müzakereleri, iki ülke arasındaki ticareti kolaylaştırmayı ve tarifeler ve ithalat kotaları gibi engelleri ortadan kaldırmayı amaçlıyor. İlk resmi müzakerelerin önümüzdeki yılın ilk yarısında yapılması planlanıyor ve her iki ülke de hızlı sonuçlar elde etme konusunda istekli.

170 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık 8. ülkesi olan Bangladeş, son üç yılda yıllık ortalama %6,6 gibi etkileyici bir ekonomik büyüme kaydetti. Bu büyümenin arkasında tekstil, hazır giyim ve giderek artan oranda elektronik ve dijital endüstriler yer alıyor. Güney Kore Ticaret, Sanayi ve Enerji Bakanlığı, Bangladeş'te yerel olarak tanıtılan fonksiyonel tekstiller de dahil olmak üzere, özellikle yüksek katma değerli tıbbi endüstride Güney Koreli şirketlerle önemli işbirliği fırsatları öngörüyor.

EPA müzakerelerine ek olarak iki ülke, kapsamlı bir işbirliği temeli oluşturan Ticaret ve Yatırım Teşviki Çerçevesini (TIPF) imzaladı. Jeong In-kyo TIPF aracılığıyla, iki ülke arasında kapsamlı ekonomik işbirliği için temel bir çerçeve oluşturacaklarını ve buna dayanarak, pazarın açılması da dahil olmak üzere EPA müzakerelerini sürdüreceklerini kaydederken, tekstil sektöründe yoğunlaşan iki ülke arasındaki ticari kalemleri çeşitlendirmeyi ve iş birliğini, Bangladeş'in geliştirmeye odaklandığı elektronik ve dijital gibi endüstrilere genişletmeyi umduklarını ifade etti.