İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2024 Mart

İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler

🌍Yakından Tedarik, Yeşil ve Dijital Odaklanma Türkiye Hazır Giyim İhracatını Artıracak

İHKİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan Türkiye'nin gelecekteki hedeflerinden birinin "ülke için birçok fırsata" sahip olan Avrupa'yı genişletmek ve daha fazlasını keşfetmek olduğunu söyledi.

İstanbul Fashion Connection – IFCO etkinliğinde konuşan Paşahan, Türk hazır giyim sektörü için acil önceliğin Avrupa pazarlarına daha fazla nüfuz etme ve Türkiye'nin doğu bölgesini fabrika üretimi için bir merkez haline getirme planlarıyla pazarı genişletmek olduğunu ifade etti.

2023 yılında hazır giyim ve tekstil ile birlikte toplamda 28,8 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştirdi ve orta vadeli ihracatı 40 milyar dolara çıkarma planları yapılıyor.

Yaklaşık 30 milyar dolarlık birleşik ihracatın, hazır giyim kategorisinin yalnızca 20 milyar dolarlık bir paya sahip olduğunu belirten Paşahan, olumlu rakamlara rağmen, özellikle işçilik maliyetlerinin artmasıyla birlikte hazır giyim ihracatında büyümeye engel olan bazı engeller olduğunu belirtiyor. Paşahan, markaların prim ödemekte isteksiz olduğunu ve Türkiye'nin Mısır, Bangladeş ve Vietnam gibi ülkelerle rekabet ettiğini ifade ediyor.

Türkiye son zamanlarda dünya çapındaki ekonomik baskılar nedeniyle sipariş hacminde bir düşüş yaşadı. Daha yakın zamanda Kızıldeniz'deki aksamaların ihracatlar üzerinde bir etkisi oldu.

Amerika'nın Dikişli Ürünler Ekipmanları ve Tedarikçileri Derneği'nin (SPESA) eski başkanı Ed Gribbin, Ortadoğu'da İsrail-Gazze savaşının tırmanması durumunda bu durumun Türkiye ve Ürdün'e" moda alanında büyük tedarikçiler" olarak yansıyabileceği konusunda değerlendirmelerde bulunmuştu.

Paşahan, ülkenin çoğu ülkeden 3,5 saat uzaklıkta ideal bir konumda olduğunu, lojistik ve taşımacılık açısından önemli işletmelerinin olduğunu, tüm büyük ve önemli markaların Türkiye'de üretimi tercih ettiğini ifade ederken, hazır giyim endüstrisinin ülkenin ekonomik büyüme ve istikrarını sürüklemesinde en büyük rolü oynadığını ekliyor.

🌍İHKİB ABD'li WRAP ile Ortaklık Anlaşması İmzaladı

İstanbul Hazır Giyim İhracatçıları Birliği (İHKİB), Türkiye ile ABD arasındaki iş ilişkilerini geliştirmek amacıyla, ABD merkezli kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Dünya Çapında Sorumlu Akredite Üretim (WRAP) ile bir iyi niyet anlaşması imzaladı. Bu anlaşma çerçevesinde, ABD'ye ihracat yapan önde gelen Türk hazır giyim şirketleri belirlenerek WRAP sertifikası almalarını teşvik edecek bir pilot proje geliştirilecek. Projenin amacı Türkiye ile ABD arasındaki iş ilişkilerini sağlamlaştırmak ve böylece iki ülke arasındaki iş birliği için ek yollar geliştirerek Türk hazır giyim endüstrisinin küresel rekabet gücünü artırmaktır.

İHKİB Uluslararası İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Selçuk Mehmet Kaya ve WRAP Başkanı ve CEO'su Avedis Seferian tarafından imzalanan mutabakat ile WRAP'in Türk hazır giyim şirketlerini sertifikasyon sürecinde ücretsiz olarak kişisel ve sanal eğitim oturumlarına yönlendirmesi bekleniyor.

WRAP sertifikasına sahip tedarikçiler, işçi haklarına, mesleki sağlık ve güvenliğe, çevresel sürdürebilirliğe ve yerel yasalara uyumluluğa olan kararlılıklarını göstermiş oluyorlar. Sertifikasyon, dünya çapında 3,500'den fazla WRAP sertifikalı tesiste denetim yorgunluğunu hafifletmeyi ve küresel pazardaki rekabetlerini artırmayı amaçlamakta ve önde gelen marka ve perakendecilerin beklentileriyle uyum sağlamaktadır.

WRAP adına konuşan Avedis Seferian, İHKİB gibi kuruluşlarla ortaklık kurmanın etki alanlarını genişlettiğini ve Türk ihracatçısının başarılarına katkı sağladığını söylerken, ortaklığın Türkiye'nin hazır giyim ihracatının %80'ini temsil eden İHKİB üyelerinin yeni pazarlarda yol bulmasını ve sektörel gelişmelerden haberdar olmasını kolaylaştıracağını belirtti. Selçuk Mehmet Kaya ise WRAP ile yapılan ortaklığın İHKİB'in üyelerini mükemmeliyete, sürdürülebilirliğe ve küresel rekabete doğru yönlendirme misyonuyla mükemmel bir uyum içinde olduğunu ve kârlı ABD pazarında Türk hazır giyim ihracatını artırma hedefine katkı sağlayacağını ifade etti.

🌍ABD Yatırımcılar Inditex'i daha şeffaf olarak tüm tedarik zincirini yayınlamaya zorluyor

Yatırımcılar H&M ve Primark'ın ardından Inditex'in de, tedarik zinciri risklerini daha iyi analiz etmek üzere tedarikçilerinin tam listesini kamuoyu ile paylaşmasını talep ediyor. Inditex hangi fabrikalardan alım yaptığını yayınlamayan büyük giyim perakendecileri arasında bir istisna. Inditex her yıl alım yaptığı 12 ana ülkeden tedarikçi sayısını yayınlasa da tedarikçilerin kendisi hakkında bilgi paylaşmıyor.

Çinli moda grubu Shein ABD'de halka arz planları öncesinde özellikle tedarik zinciri riskleri nedeniyle ABD'deki yasama organlarının dikkatini çekerken, Avrupa Birliği'nde ise tedarik zincirlerinin çevreye zarar verme veya çocuk işçi çalıştırma konusunda büyük şirketlerin bilgi vermesini zorunlu hale getirecek kurallar konusunda ise çeşitli anlaşmazlıklar yaşanıyor.

Inditex sözcüsü Inditex'in tedarik zincirlerinde yüksek standartları korumaya derin bir bağlılık duyduğunu ve tedarik zincirinde maksimum görünürlük sağlayan izlenebilirlik sistemlerinin bu konuda anahtar rolü üstlendiğini söyledi.

DAHA FAZLA ŞEFFAFLIK

Inditex, küresel sendika federasyonu IndustriAll ile anlaşması gereği tedarikçi listesini IndustriAll ile paylaşıyor, ancak IndustriAll şirketlerden daha geniş çapta açıklamalar bekliyor. Zorla işçi çalıştırma konusunda çalışan bir insiyatif olan Know The Chain ise tedarikçilerin tam listesinin açıklanmasının tedarik zinciri şeffaflığını güçlendireceğini belirtirken, 2023 yılında Inditex'e 2021 değerlendirmesine kıyasla daha düşük bir puan verdi.

Londra'daki Artemis Yatırım Yönetimi de Inditex'in her bir farklı tedarikçi ülkede gelirlerinin ne kadarının oluştuğunu bilmek istediklerini, bunun tedarik zinciri dayanıklıklarının belirlenmesine yardımcı olacağını belirtiyor.

2019'dan bu yana yayınlanan Inditex'in tedarik zinciri rakamları, şirketin Çin'deki tedarikçileri azalttığını ve Bangladeş ve Fas'takileri artırdığını gösterse de tedarikçilerden alınan ürün miktarı konusunda ayrıntı vermiyor.

🌍AB'nin CSDDD Zorlukları ve Uygulamanın Küresel Hazır Giyime Etkileri

AB'nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi (CSDDD) 15 Mart 2024 tarihinde AB'nin Haziran seçimlerinden önce onaylanmış olsa da giyim sektöründe karışık görüşler söz konusu.

Şirketlerin iş operasyonlarında ve kurumsal yönetimde insan haklarını ve çevresel endişeleri sağlamlaştırmayı amaçlayan bir yönerge olan şirket sürdürülebilirlik denetimi yönergesi Avrupa Komisyonu tarafından ilk olarak 23 Şubat 2022'de gündeme getirilmişti. İki yıllık müzakerelerin ardından AB'nin 09 Ocak 2024'te bir oylama yapması bekleniyordu, ancak Alman hükümeti düzenleme konusunda çekimser kalmayı planladığını belirtince oylama ertelendi. Almanya CSDDD'nin şirketlere ek bir yük getireceğini açıklayarak, yasanın uygulanmasına karşı olduğunu açıkladı.

AB Konseyi ve Parlamentosu, CSDDD hakkında 14 Aralık 2023'te geçici bir anlaşma sağlamıştı. Yasanın nitelikli çoğunlukla geçmesi için üye devletlerin %55 oranında lehte oy vermesi gerekiyordu. Yani bazı ülkeler karşı çıksa da yasa geçebilir. AB'nin 27 üye devletinin yarısından fazlası 28 Şubat'ta CSDDD yasasının geçmesini engellerken, bu ülkeler arasında Avusturya, Bulgaristan, Çekya, Macaristan, Litvanya, Lüksemburg, Malta ve Slovakya da yer alıyor.

AB CSDDD'nin Giyim Sektörüne Etkisi

Fair Wear Foundation İcra Direktörü Alexander Kohnstamm CSDDD'nin tüketiciler, işçiler ve işletmelerin faydasına olduğunu, uygulanmaması durumunda markaların ve fabrikaların karmaşıklaşan bir düzenlemeler ağıyla mücadele etmek zorunda kalacağını belirtirken; IAF Genel Sekreteri ve STTI Proje Lideri Matthijs Crietee ise CSDDD'nin daha düzgün bir oyun alanı sağlayacağını ve hem çevre hem de insan hakları iyileştirmeleri için fırsatlara sunacağını ifade etti.

Global Moda Gündemi'nden kamu işleri direktörü Maria Luisa Martinez Diez, CSDDD'nin onaylanmamasının, AB'nin tek pazarını parçalayabilecek ve ulusal standartların değişkenlik gösterebileceği potansiyelini ortadan kaldırabileceğini vurgularken, CSDDD olmadan üreticilerin AB pazarındaki katı çevresel ve sosyal standartlarla uyum sağlamak için artan baskı altında olacağını öne sürdü.

Sürdürülebilir Moda kıdemli politika direktörü Tamar Hoek, alım yapan şirketlerin yalnızca uyuma odaklanmak yerine riskleri azaltmaya odaklanması gerektiğini, tedarikçilerin ise belirlenen boşlukları kapatmak üzere şirketlerden destek istemesi gerektiğini ifade ederek bu sorumluluğu ve maliyetleri tek başlarına üstlenmemeleri gerektiğini vurguladı.

AB CSDDD'nin küresel giyim tedarikçileri üzerindeki etkisi

TGSD Başkanı Sanem Dikmen, düzenlemelerin planlandığı gibi uygulanması ve Bangladeş, Hindistan, Fas ve Tunus gibi tüm tedarikçi ülkelerde adil bir şekilde benimsenmesi durumunda, Türk konfeksiyon endüstrisinin AB'nin toplam konfeksiyon ithalatındaki payını artırabileceğini belirtirken; özellikle büyük ihracatçı şirketlerin karbon ayak izi hesaplamalarını kaydetmeye başladığını ve Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (EPR) sistemlerinde dijital sistemleri başlattıklarını ifade etti. Dikmen, CSDDD'nin uygulanmasının Türkiye'nin lehine olacağını ve düzenlemelerin tekstil sektöründeki tüm üretim süreçlerinin izlenebilirliğini zorunlu kılacağını belirtirken İstanbul Giyim İhracatçıları Birliği (İHKİB) ise CSDDD taslağının mevcut halinde endüstrinin "gerçek kaygılarını yani denetim yorgunluğu sorununu" çözme yeteneğine sahip olmayacağını düşünüyor. Yönergenin şirketlerin farklı denetim düzenlemelerine uyum sağlamak için deneyimledikleri ortak sorunlara çözüm sunmaktan uzak olduğunun belirtildiği açıklamada, farklı denetim kurallarının adil olmayan bir rekabet ortamı yarattığı ifade edilirken tüm bunlara rağmen CSDDD'nin Türkiye'nin konfeksiyon ve giyim sektöründeki rekabetçiliğine olumlu bir etki sağlayacağı kaydedildi.

Hindistan Ticaret Tanıtım Konseyi, Haziran ayında AB Direktifi'nin "küçük işletmeleri bozabilecek uyumluluk maliyetlerini artırma potansiyeline sahip olduğunu ve bu nedenle Hindistan'ı endişelendirdiğini" belirten bir ileti yayınlarken, büyük bir deri ihracatçısı olan Kings International'ın genel müdürü Taj Alam, yasanın gelişmekte olan ülkelerdeki tedarikçilere orantısız bir yük getireceğini düşünüyor.

🌍ABD'li Senatörler De Minimis Kuralındaki Boşluğun Ekonomik Sabotaja Neden Olduğunu Savunuyor

ABD'li iki senatör Sherrod Brown ve Rick Scott, 800 doların altında kalan paketlerin ABD harçları, vergileri ve ilgili diğer masraflardan muaf tutulduğunu ve bu ürünlerin ülkeye çok az denetimle veya hiç denetim olmadan giriş yaptığını kaydederek, söz konusu De Minimis kuralı konusunda 1930 tarife başlığı kapsamında idari bir eyleme geçilmesi çağrısında bulundu.

Biden yönetimine gönderilen mektupta günde 3 milyondan fazla ürünün ülkeye bu şekilde giriş yaptığı belirtilerek, yabancı rakiplerin büyük sevkiyatları küçük paketlere bölerek söz konusu kuraldan hileli bir şekilde yararlandıkları ve ABD'li şirketlere karşı haksız bir rekabet avantajı elde ettikleri iddia edildi. Ayrıca sahte ürünler ve köle emeğiyle üretilen ürünlerin de bu kapsamda ülkeye giriş yaptığı ifade edilirken özellikle Çin'in menşe kuralları gerektirmeyen ve gümrüksüz erişim sağlayan bu kuraldan fayda sağladığı vurgulanarak Biden hükümetinin 'de minimis' istisnasını mevcut yasalar ve düzenlemelere uygun olarak bir icra emri veya yeni kurallar çıkararak ele alabileceğini belirtti.

🌍İkinci El Giysiler Pazarın %10'unu Oluşturacak

Yeni yayınlanan bir rapora göre ikinci el giyim pazarının küresel modaya kıyasla üç kat hızlı büyümesi, 2028 yılına kadar 350 milyar dolar değere ulaşarak dünya çapında moda pazarının %10'una ulaşması bekleniyor.

İkinci el online satış mağazası Threadup için GlobalData tarafından hazırlanan Yeniden Satış Raporuna göre sektör 2023 yılında genel perakende giyim sektöründen 15 kat hızlı büyürken, yeniden satış mağazasına sahip olan 163 marka ve perakendeci, satışın sunduğu fırsatları benimsemeye başladılar.

2023-2028 arasında küresel ikinci el pazarının %77,8 oranında büyümesi beklenirken, özellikle 2028 yılı itibariyle Asya'nın yeniden satış sektörünün 150 milyar dolar büyüklüğe ulaşarak Avrupa'nın ardından en büyük küresel güç haline geleceği öngörülüyor. Batıda Depop, Vinted, ThreadUp gibi yeniden satış platformları başarı elde ederken, Plum ve DeWu gibi bazı yeniden satış platformları da Asya pazarında başarı arıyor.

 

İkinci el moda için çevrimiçi alışveriş, Z kuşağı ve Millennials tüketicilerinin dijital perakendeyi fiziksel perakendeye tercih etmesiyle devam edecek. Rapor, Z kuşağı alıcılarının %51'inin ikinci el ürünleri çevrimiçi satın almayı tercih ettiğini, bu oranın yalnızca Millennials tarafından, ikinci el giyimleri çevrimiçi satın almayı tercih edenlerin %55'i tarafından geçildiğini tespit ederken ayrıca sürdürülebilirliğe en çok ilgi duyan ve ikinci el alışverişi yapan Z kuşağı ve Millenials'ın önümüzdeki beş yıl içerisinde büyümeye en önemli katkıyı sağlayacaklarını belirtti.

 

İkinci El Moda Sürdürülebilirlik Sorununa Çözüm mü?

GlobalData Perakende Analisti Neil Saunders markaların yeniden satışı düşünmeleri gerektiğini, ikinci el pazarının bunun büyüyen bir segment olduğunu ve tüketicilerin ilgi gösterdiği ve etkileşimde bulunduğu pazarın doğal bir parçası olduğunu kaydederken; ThreadUp CEO'su James Reinhart ise küresel ikinci el giyim pazarının büyümesinin, tüketicilerin ikinci el deneyiminde bulduğu içsel değerin bir kanıtı olduğunu ve daha döngüsel bir moda ekosistemine doğru kaymak gerektiğini belirtti.

🌍Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası ve Hazırgiyime Etkileri

ABD'nin Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası (UFPLA) 21 Haziran 2022 tarihinde yürürlüğe girerken o tarihten bu yana Çin'in Sincan bölgesinde üretilen tüm malların zorla çalıştırılarak üretildiği ve bu nedenle ABD'ye girişinin yasaklandığı varsayılıyor.

Çin dünya pamuk üretiminin yaklaşık %20'sini gerçekleştirirken, ülkenin pamuk üretiminin %90'ı ise Xinjiang (Uygur) bölgesinde gerçekleşiyor. Çin ayrıca iplik üretiminde de baskın bir rol oynarken, Çin'in Uygur bölgesinden ABD'ye ithal edilen en yaygın ürünler arasında giyim de yer alıyor.

AI Tedarik Zinciri Yönetimi firması olan Certa'nın EMEA Başkanı Natalie Druckman, Uygur bölgesinde üretilen pamuğun giyim sektörü için endişe kaynağı olduğunu, üretimde zorla işçilik kullanıldığına dair yaygın kanıtlar bulunduğunu, fakat ülkedeki siyasi ve medya kısıtlamaları nedeniyle şeffaflık ve doğrulamanın yapılamadığını belirtirken ABD'ye mal ithal eden herkesin, ürünlerinin tamamen veya kısmen zorla işgücü kullanılarak yapılmadığı konusunda Gümrük ve Sınır Koruma – CBP'ye açık ve ikna edici kanıtlar" sunarak kanıtlaması gerektiğini ifade etti.

Söz konusu kural kapsamında Haziran 2022 ile Mart 2024 arasında 3096 sevkiyata el konuldu, 3135'i serbest bırakıldı, 1335'i ise inceleme bekliyor. Giyim, ayakkabı ve tekstil sevkiyatları arasından ise 430 gönderinin ülkeye girişi reddedilirken, 273 gönderi ise serbest bırakıldı. Yasa sonrasında Vietnam, Bangladeş ve diğer ülkelerin artık önemli kaynak merkezleri olarak ortaya çıktığı görüldü.

Amerikalı birçok giyim ithalatçısı ABD yasasında yer alan ve Gümrük ve Sınır Koruma (CBP) tarafından sınırsız geçen 'Bölüm 321 De Minimis muafiyetleri' olarak adlandırılan bir hükümden faydalanmakta. Bu kurala göre 800 Dolar değerin altındaki malların gümrüksüz ithalatına izin veriliyor. NCTO'nun başkanı ve CEO'su Kim Glas bu durumun fiilen Çin'e ve dünyada ücretsiz ticaret anlaşması sunmak olduğunu iddia ederken, ürünün bir kısmının bile bölgede üretilmiş olması durumunda ABD'ye girişinin yasaklanması gerektiğini vurguladı. Kim Glas ayrıca Mart ayı içerisinde yapılan ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu (USITC) tarafından Bangladeş, Kamboçya, Hindistan, Endonezya ve Pakistan'dan yapılan ithalata yönelik başlatılan Soruşturma için USITC'e sunum yapmış ve De Minimis Kuralındaki sapmaların sektöre olumsuz etkilerine ilişkin raporunu sunmuştu.

🌍Tekstil ve Hazır Giyim Sürdürülebilirlik Standardında Yeni Gelişmeler

Exxon Valdez petrol sızıntısının çevreye verdiği zarara ilişkin kamuoyunun tepkisinin ardından 1997 yılında şirketlerin sorumlu çevresel davranış ilkelerine uymasını sağlayacak ilk hesap verebilirlik mekanizmasını oluşturmak üzere kurulan GRI daha sonra sosyal, ekonomik ve yönetişim konularını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. GRI, kuruluşların etkilerini raporlamaları için küresel ortak bir dil oluşturmayı ve bu etkiler etrafında bilinçli diyalog ve karar alınmasına olanak sağlamayı hedeflemektedir.

GRI bünyesinde tekstil ve hazır giyimde yeni GRI sektör standardını geliştirmek üzere iş dünyasından, işçi sendikalarından, arabuluculuk kuruluşlarından, yatırım kuruluşlarından ve sivil toplumdan temsilciler içeren 21 üye ile Tekstil ve Hazır Giyim Çalışma Grubu kuruldu.

Tekstil ve hazır giyim sektörü GRI'ın raporlama standardı geliştirdiği öncelikli sektörler arasında yer almakta olup, sektörde çalışma koşulları, işçi sağlığı ve iş güvenliği, su tüketimi ve kirliliği, sera gazı emisyonları ve tehlikeli maddelerin kullanımı açısından öne çıktığı belirtilmektedir. Tekstil ve hazır giyim GRI raporlama standardı, giyim, ayakkabı ve diğer tekstil üreticileri için sorumluluk seviyesini yükseltmeyi amaçlayacak olup Çalışma Grubu tarafından konu hakkında çalışmalara başlanmıştır.

https://www.globalreporting.org/news/news-center/progress-on-textiles-and-apparel-sustainability-standard/

🌍Fransa, AB'den Kullanılmış Giysi İhracatının Yasaklanmasını Önerdi

Geçtiğimiz hafta Fransa tarafından büyük kısmı Afrika ülkelerine yönlendirilen AB'den kullanılmış giysi ihracatının yasaklanması önerisinde bulundu. Söz konusu öneri İsveç ve Danimarka tarafından da desteklenmekte.

Birleşmiş Milletler verilerine göre, AB 2022'de 1.4 milyon metrik ton kullanılmış tekstil ürünü ihraç ederken, Avrupa Komisyonu tarafından Avrupa'nın yılda 5,2 milyon ton giysi ayakkabı atığı ürettiği tahmin ediliyor. Bu atıkların büyük kısmı hızlı modadan kaynaklanıyor. Hızlı moda markaları H&M ve Zara gibi şirketler son yıllarda sürdürülebilirlik konusunu benimsemiş olsalar da, Shein, Fashion Nova ve Temu gibi çevrimiçi markaların yükselişi, ucuz ve düşük kaliteli giysilerin, ayakkabı ve aksesuarların piyasaya girişine işaret ediyor.

Pazar araştırma şirketi Gitnux'a göre küresel hızlı moda pazarı 2021'de 91,2 milyar dolarken, 2022'de 99,,2 milyar dolara yükseldi. Gitnux ayrıca son 15 yılda bir giysinin atılmadan önce giyilme sayısının yaklaşık %36 azaldığını ve sadece 7-10 giyilme olduğunu tespit ederken bu parçaların bir kısmının geri dönüştürüldüğü veya yeniden satıldığı, atılan giysilerin büyük kısmının ise çöpe gittiğini belirtti.

Fransa Çevre Bakanlığı Avrupa'nın kullanılmış giysi ihracatının bir kısmının Afrika'da satıldığı veya bağışlandığını, fakat atılan giysilerin büyük kısmını çöpe gittiğini belirterek, artık Afrika kıtasının hızlı modanın çöp kutusu olmasının engellenmesi gerektiğini duyurdu.

Ayrıca geçtiğimiz ay Fransa'da günde 1.000'den fazla yeni modeli piyasaya süren şirketler için ürün başına 5 Euro ceza öngören bir yasa tasarısı gündeme geldi. Tasarı Shein gibi markalardan gelen sürekli ürün akışını yavaşlatmayı amaçlıyor.

🌍Asos ve Boohoo CMA soruşturmasının ardından yeşil aklamayı durduracağını beyan etti

İngiltere Rekabet ve Piyasalar Kurumu – CMA tarafından Temmuz 2022'de başlatılan soruşturma tamamlanmış olup, Asos, Bohoo ve George at Asda firmaları tarafından sürdürülebilirlik etrafında şekillenecek 'doğru ve şeffaf' politikalara uymayı taahhüt ettikleri resmi anlaşmalar imzalandı.

Soruşturma kapsamında şirketlerin kullandığı ifade ve dillerin çok genel ve belirsiz göründüğü, alıcılar için yanıltıcı olabilecek potansiyel barındırdığı tespit edilmiş, tüketicilere belirli ürünlerin eco-editlere dahil edildiği konusunda bilgi eksikliği olduğu, şirketlerin akreditasyonları ve sertifikaları konularında belirsizlik olduğu belirlenmişti.

Asos, Bohoo ve George at Asda attıkları imza neticesinde tüm çevresel yönetim iddialarının doğru olduğundan emin olmak için gereken özeni göstermek ve açık ve görünür bir dil kullanarak bunları açık ve belirgin bir şekilde sergilemek zorunda. Ayrıca 'eko' 'sorumlu' veya 'sürdürülebilir' gibi belirsiz terimlerden kaçınmaları ve bunun yerine 'organik' veya 'geri dönüştürülmüş' gibi doğrulanabilir tanımları kullanmaları gerekiyor.

'Doğal' ürünleri belirten yeşil yaprak veya diğer logo ve simgelerin de kullanımı kısıtlanırken, şirketlerin web sitelerinde kullandığı herhangi bir ürün arama filtresi, sadece çoğunlukla geri dönüştürülmüş içeriğe sahip sonuçları göstermelidir: örneğin "geri dönüştürülmüş" pantolon araması yalnızca geri dönüştürülmüş içerikten yapılmış ürünleri göstermelidir.

Şirketlerin çevresel hedefleri hakkındaki iddiaları, net ve erişilebilir strateji bilgileriyle desteklenmeli, bu bilgiler "hedefin neyi amaçladığını, ne zaman karşılanacağını ve ilgili şirketin o hedefe nasıl ulaşacağını" içermelidir. Ve sertifikalar ve akreditasyonlar konusunda, firmaların bu başarılarının yalnızca belirli ürünlere mi yoksa şirket genelindeki uygulamalarına mı uygulandığı konusunda şeffaf olmaları gerekiyor.