İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2024 Nisan
İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler
🌍Shein, AB Dijital Hizmetler Yasası Kapsamında İncelemeyle Karşı Karşıya
Shein'in giderek artan çevrimiçi aylık kullanıcı sayısı, Avrupa Birliği'nin Dijital Hizmetler Yasası – DSA kapsamında incelemeye tabi olmasına yol açacak. Shein'in AB üye devletlerinde 108 milyon aktif kullanıcıya sahip olduğu belirtilirken, 17 Şubat 2024'te yürürlüğe giren AB'nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA), "kullanıcıların temel haklarının korunduğu daha güvenli bir dijital alan yaratmayı ve işletmeler için adil bir oyun alanı oluşturmayı" amaçlamakta. Bu kapsamda 45 milyondan fazla kullanıcıya sahip çevrimiçi platformların DSA'ya uyum sağlamak için dört ayı var.
DSA'ya göre platformlar ve arama motorlarının en az 6 ayda bir rakamlarını güncellemeleri gerekiyor ve bu kapsamda:
Yetkililer ve kullanıcılar için bir iletişim noktası kurulması,Suç işlenmenin rapor edilmesiKullanıcı dostu şartlar ve koşullara sahip olması,Reklam, öneri sistemleri ve içerik moderasyon kararları konularında şeffaf olması, gerekmektedir.
🌍ABD Hazır Giyim Sektörü Hazır Giyim İthalatında Yüksek Tarife Oranlarına Karşı
AAFA, NRF, RILA ve USFIA gibi kuruluşları içeren bir koalisyon ABD Ticaret Komisyonu'na çağrıda bulunarak, ana kaynak ülkelerden ithal edilen giyimlerde gümrük vergilerinin kaldırılması ve Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi'ni (GSP) belirli giyim ürünlerini içerecek şekilde genişletilmesi talebinde bulundu.
Koalisyon ABD'nin hazır giyim ürünlerine neredeyse diğer tüm sektörlerden daha yüksek "en çok gözetilen ülke vergi oranları" uyguladığını ve bunun da kaynak ülkelerin maliyet rekabetçiliğini de etkilediğini savunuyor.
GSP kapsamında gümrüksüz muamele görmeseler de Bangladeş, Hindistan, Endonezya, Kamboçya ve Pakistan gibi ülkelerin rekabetçi olmaya devam ettiğini vurgulayan Koalisyon, bu ülkelerin hazır giyim ve perakendecilerin daha geniş tedarik zinciri çeşitlendirme çabalarında oynadıkları önemli rolü vurguluyor.
Tarifelerin ithalatçının ödediği vergiler anlamına geldiği ve en nihayetinde tüketicinin ödediği bir bedele dönüştüğüne değinen Koalisyon, Çin'den gelen ürünlere 301. bölüm tarifelerinin Amerikalı müşteriler için maliyetleri arttırdığını belirterek GSP programının belirli giyim ürünlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini vurguladı.
Koalisyon ayrıca ABD hükümetine, Hint-Pasifik ülkeleriyle gümrük ve tarife dışı engelleri azaltan, çalışma ve çevre standartları da dahil olmak üzere standartları yükselten ve anlaşmazlıkların çözümü için güçlü hükümler içeren iddialı ticaret anlaşmaları yapmaya devam etme çağrısında bulunurken, bu ayın başlarında AAFA, ABD şirketlerinin rekabet gücünü artırırken aynı zamanda küresel ekonomik kalkınmayı da desteklemeyi amaçlayan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GSP) Reform Yasası'nın yenilenmesine desteğini açıkladı.
🌍AB'nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi Hazır Giyim Sektörünün Satın Alma Süreçlerini Nasıl Etkileyecek?
Moda markaları ve perakendecileri, AB'nin yeni Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi'ne (CSDDD) uyumu sağlamak için sorumlu satın alma uygulamalarını hayata geçirme konusundaki çalışmaları hızlandırmaları konusunda uyarıldı.
Son birkaç on yılda tüketiciler ucuz moda alışkanlığı kazandıkça, daha da ucuz moda talebi arttı ve en son trendlere karşı doyumsuz bir iştah geliştirdiler. Kâr odaklı olarak yönlendirilen moda markaları ve perakendecileri, en düşük fiyatları sunan ve siparişleri rekor sürede teslim edebilen tedarikçileri aradılar. Bu döngü devam ederken bugün geldiğimiz nokta, tedarikçilerin fiyatta rakiplerini geride bırakmak ve siparişleri kazanmak ve zamanında teslim etmek amacıyla işçi sağlığı, güvenliği ve refahı açısından işin kolayına kaçacak noktaya kadar sıkışıp kalmasıdır.
Meseleyi daha da karmaşık hale getiren bir diğer unsur ise tüketicilerin "sürdürülebilir moda" için olan ilgi ve talepleri. Tüketiciler aldıkları giysilerden memnun olmak ve bunların sürdürülebilir lifler, kumaşlar ve işleme yöntemleri kullanılarak yapıldığını bilmek istiyorlar. Sorumluluk yine tedarikçide duruyor ve genellikle ekstra maliyet olmaksızın bunu sağlaması bekleniyor
Yeni CSDDD'de Satın Alma Uygulamaları Büyük Önem Taşımakta
Satın alma uygulamaları CSDDD'nin büyük bir bölümünü oluşturmakta. Bu da markaların ve perakendecilerin sorumlu olduklarından emin olmak için satın alma uygulamalarının giderek daha fazla inceleneceği anlamına geliyor.
Konuya ilişkin Etik Ticaret Girişimi'nin açıklamasında, satın alma uygulamalarının CSDDD gibi ulusal düzenlemeler ve çerçevelerle yakından iç içe geçmiş durumda olduğu belirtilerek şirketlerin riskleri azaltmak ve mevcut ve yeni ortaya çıkan mevzuata uyumu sağlamak için uyum sağlama ihtiyacına vurgu yapılıyor.
Yasal düzenleme büyük ölçüde markalar ve perakendecilere ağır sorumluluk yüklerken belirli bir dereceye kadar güç dengesizliğini de ele alıyor.
Uluslararası Giyim Federasyonu (IAF) Genel Sekreteri ve Sürdürülebilir Ticaret Hadleri İnsiyatifi - STTI proje lideri Matthijs Crietee'nin belirttiği gibi: "Giyim alıcılarının sürdürülebilir bir endüstriye geçişle ilişkili riskleri ve maliyetleri tamamen giyim üreticilerine yüklemesi daha zor olacak. Bu, gerçek çevre ve insan hakları iyileştirmeleri için daha iyi fırsatlar sunan daha dengeli bir rekabet ortamı yaratacak."
Kurallar Atlanabilir Mi?
Direktife uyum sağlanmaması halinde, ulusal idari otoriteler tarafından küresel cirolarının yüzde 5'e kadar olan para cezaları da dahil olmak üzere yaptırımlar yürütülmesi planlanıyor. Etkilenen taraflar, etkili uygulamanın sağlanmasıyla ilgili yükümlülüklerinin kasıtlı veya ihmal edilmiş ihlallerinden kaynaklanan zararlara karşı doğrudan şirketlere karşı iddialarda bulunabilirler.
Sorumlu satın alma uygulamaları, tedarik zincirindeki çalışanlar üzerindeki olumsuz insan hakları etkilerini önemli ölçüde azaltma potansiyeline sahip. Tüm işletmeler için iyileştirilmiş çalışma koşullarını, geçinmeye yetecek ücretlerin uygulanmasını ve daha iyi planlama ve iş sürdürülebilirliğini destekleyebilir ve mümkün kılabilirler. Ayrıca sorumlu satın alma uygulamaları daha istikrarlı bir tedarik zincirini ve iletişim, planlama, politikalar ve satın alma süreçlerinde verimlilik artışlarını teşvik ediyor.
Etik Ticaret Girişimi (ETI) Yöneticisi Peter McAllister ise bunun AB içinde veya AB ile ticaret yapan şirketler için eşit şartlar oluşturmak, insan hakları durum tespitini norm haline getirmek ve dünya çapında çalışma koşullarını iyileştirmek için bir fırsat olduğunu belirtirken, ETI'nin şirketleri iyileştirmelere başlamak için belirlediği üç yola değindi:
Risk temelli bir yaklaşım benimsemek: Savunucular, şirketlerin ilişkili risklere dayalı olarak tedarikçileri ve tedarik zincirlerini önceliklendirdiği risk temelli bir yaklaşımın benimsenmesinin önemini vurguladılar. Bu hedefe yönelik yaklaşım, verimli kaynak tahsisi sağlar ve gereksinim duyulan yerlerde özelleştirilmiş müdahaleleri kolaylaştırır.
İşbirliği ve şeffaflığı uygulamak ve teşvik etmek: Tedarikçiler ve paydaşlarla işbirliği, satın alma uygulamalarının sonuçları hakkında bilgi edinme stratejisinin önemli bir parçası olarak ortaya çıktı. Diyaloga katılarak ve şeffaflığı teşvik ederek, şirketler ortaklarının karşılaştığı zorlukları daha iyi anlayabilir ve sürdürülebilir çözümler bulmak için birlikte çalışabilirler. Diğer tekrar eden bir nokta, beklentileri paylaşmanın önemi oldu, net iletişimi sağlamak, işbirliği çabalarıyla, ve bu beklentilerin tedarikçiler için uygulanabilirliğini doğrulamak.
Kaynakları kullanmak ve uzmanlarla iletişim kurmak: Yeni araştırmalar ve gelişen yasal düzenlemeler, sorumlu satın alma uygulamaları konusunda literatür ve bilgi paylaşımında muazzam bir artış görmüştür. ETI gibi çok paydaşlı girişimler (MPG'ler) ve diğer endüstri paydaşları, bu alandaki ilerlemeyi destekleyen kaynaklardır. Bu kaynakları ve satın alma uygulamaları konusundaki uzmanlığı kullanarak, şirketler işlerinde ve tedarik zincirlerinde çalışanlar için kalıcı ve olumlu değişiklikler yapmaya daha iyi hazırlanabilirler.
🌍Danimarka Temmuz 2026'dan itibaren giyim ve ayakkabılarda PFAS'ı yasaklayacak
Danimarka hükümeti 1 Temmuz 2026'dan itibaren geçerli olmak üzere giysi, ayakkabı ve su geçirmezlik malzemelerinde PFAS (Per- ve Polifluoroalkil Maddeler - Per- and Polyfluoroalkyl Substances) kullanımını yasakladı.
Danimarka Çevre Bakanı Magnus Heunicke söz konusu yasağın Danimarka'da sağlık ve çevre konularında fayda sağlayacağını belirtirken, PFAS'ı kaynağında sınırlamak üzere öncü olmaları gerektiğini, PFAS içeren giysi, ayakkabı ve emprenye maddelerinin ithalatı ve satışına ulusal bir yasağın emisyonları sınırlamaya yönelik önemli bir adım olduğunu ve bu maddelerin kullanımının azaltılması noktasında dünyaya güçlü bir sinyal verdiklerini kaydetti.
Danimarka hükümeti, giysi, ayakkabı ve su geçirmezlik maddelerinde PFAS'a yönelik bir ulusal yasağın, beklenen AB yasağı yürürlüğe girene kadar geçerli olacağını belirtti. Yasak hakkındaki yönetmeliklerin 1 Temmuz 2025'te hazır olması bekleniyor. Hükümet, işletmelere bir geçiş süresi verme önerisinde bulunuyor ve bu sayede yasağın 1 Temmuz 2026'da yürürlüğe girmesini öneriyor.
Fransa ise Nisan ayında 2030 yılından itibaren giysilerde PFAS'ı yasaklama planını duyurmuştu.
🌍İTHİB Başkan Yardımcısı: ABD seçimleri 2025'te Türkiye tekstil ihracatını güçlendirebilir
İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkan Yardımcısı Fatih Bilici, Kasım ayında yapılacak ABD seçimlerinin önümüzdeki birkaç yıl içinde Türkiye tekstil ihracatı için avantajlı olacağına inanıyor.
Texhibition Istanbul fuarında konuşan Bilici, Türkiye'nin tekstil ihracatının 2022'de %10 artarak 11,6 milyar dolara yükseldiğini, pandemiyi de içeren son beş yıllık sürecin iyi geçtiğini belirtirken, özellikle geçen yıl tüm fabrikaların birkaç yeni makine alıp kapasitelerini artırmaya çalıştığı dönemde çok iyi bir ihracat kapasiteleri olduğunu belirtirken, pandemi döneminden sonra özellikle geçen yıl ticaretin yavaşladığını ifade ederken, Kızıldeniz'deki saldırıların Türkiye'yi de etkilediğini, ABD'den pamuk tedariğinin zaman zaman kesilerek gecikmelere neden olduğunu belirtti.
Tekstil sektörünün şu an karşı karşıya olduğu sorunların yüksek enerji maliyetleri nedeniyle artan üretim maliyetleri ve ekonomileri olumsuz etkilemeye devam eden küresel ekonomik dalgalanmalar gibi dünyanın geri kalanının da karşı karşıya olduğu sorunlarla aynı olduğuna inandığını belirten İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz ise Rusya ile Ukrayna arasındaki sosyo-politik çalkantılar tekstil sektörünün işleyişini etkilediğini vurgulayarak Türkiye'nin şu anda Rusya'ya satış yapmamasına rağmen mal ve şirketlerin Dubai üzerinden ülkeye geldiğini ifade ederek savaş sona erdiğinde ticaretin normale döneceğini kaydediyor.
Küresel pazar genişletme ve büyüme planları
Tekstil sektörünün ana pazarlarının Almanya, İtalya, İngiltere, İspanya ve ABD'den Belarus, Fas, İran ve Mısır'a kadar uzandığını ifade eden Fatih Bilici, AB rakamları her ne kadar kötüye gitse de birkaç yıl içerisinde bu durumun düzeleceğine inandığını belirtti. Bilici, gelişen pazar dinamiklerine yanıt olarak, Türk tekstil ihracatçılarının, ABD ve AB gibi ortaklarla mevcut ilişkileri geliştirirken Meksika gibi gelişmekte olan pazarlardan faydalanarak erişim alanlarını stratejik olarak çeşitlendirdiğini, Kolombiya, Dominik Cumhuriyeti, Avustralya ve Kanada'nın ise gelecekteki ortaklıklar için potansiyel adaylar olduğunu vurguladı.
Ahmet Öksüz ise Türk tekstil sektörünün küresel pazarın önemli bir oyuncusu olduğunu, tekstilde kalitesi, yenilikçiliği ve güçlü mirasıyla tanındığını ifade ederek sektörün rekabet gücünü arttırmak ve dış pazarları çekmek için inovasyon, sürdürülebilirlik, çevre dostu uygulamalar, tasarım, insana yatırım ve pazar çeşitlendirmesi gibi birçok stratejik alana odaklandığını belirtiyor.
Yeşil Dalga
Fatih Bilici Türk tekstil sektörünün çevreye duyarlı uygulamalarına değinerek hem pazar taleplerinin hem de çevresel etkiyi azaltmaya yönelik gerçek isteğin yönlendirdiği sürdürülebilirliğe olan bağlılığının altını çizerken, karbon nötr olmaya çalıştıklarını, daha az su ve enerji tüketerek güneş enerjisine geçmeye çalıştıklarını belirtti.
Sürdürülebilirlikle ilgili zorluklara da değinen Bilici, bazen müşterinin renkten memnun kalmadığını, bunun da iki veya üç katı su harcanması anlamına geldiğini ifade ederken, istenen renge ulaşmak için tekstilin sürekli boyanması ve ağartılması işlemlerinin enerji ve kaynak tüketimini arttırdığını söyledi.
Ahmet Öksüz sürdürülebilir ve çevre dostu üretim talebinin tekstil üreticileri için "en büyük" fırsat olduğunu söyleyerek dünyaya ve geleceğe verilen önem vermek gerektiğini, sürdürülebilir bir üretim altyapısı oluşturmanın Türk tekstil sektörünün ana mottolarından biri olduğunu kaydetti.
İlerlemek: Beklentiler ve Tahminler
Bilici'nin gelecek için projeksiyonları, Kasım ayındaki ABD seçimlerinin ardından ekonomik koşulların iyileşmesine bağlı bir iyimserlik içeriyor.
Öksüz ise sürdürülebilirliğin yanında inovasyonun da anahtar rol oynadığına inanıyor. Bu, 3D baskı, dijital üretim ve hem çevre dostu hem de kalite ve işlevsellik açısından üstün olan yeni sürdürülebilir malzemelerin geliştirilmesi gibi gelişmeleri içerirken, Türk tekstil endüstrisi yeni pazarlardaki payını artırmak için çalışmaya devam ediyor.
🌍Hava Kargo Talebi Yeniden Yükselişte
Küresel kargo sektörü 2024 yılının ilk çeyreğinde belirgin bir büyüme oranına ulaştı. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği – IATA üst üste dördüncü ayda da yıllık bazda çift haneli büyüme kaydederken, Mart ayında hava kargo sektörü 2023 yılına kıyasla %10,3, Şubat ayına kıyasla ise %17,1 büyüme oranı yakaladı. Hava trafiği yılın ilk çeyreğinde rekor kırarken IATA Genel Direktörü Willie Walsh bunun geniş anlamda sanayi için pozitif bir işaret olduğunu ve talep artışının Covid krizi sırasındaki 2021 birinci çeyreğini bile geride bıraktığını ifade etti.
Hava kargo talebindeki sürekli artış muhtemelen birkaç faktörden kaynaklanıyor; "Orta Doğu ve Ukrayna'daki süregelen çatışmalar", Süveyş ve Panama Kanallarındaki aksamaların etkisi var. Kızıldeniz'in istikrarsızlığı, Huti isyancılarının kargo gemilerine ve yük sağlayıcılara saldırılarından sonra hala normal olarak işlememesi, hava taşımacılığındaki artışa katkıda bulunuyor olabilir, tüketici isteklerinin hava kargosunu artırmasına neden olabileceği de söylenebilir. IATA'nın raporuna göre, artışlar "hızla artan e-ticaret hizmetlerine olan talep tarafından desteklenmiştir."
Hem arz hem de talepteki bu artışla birlikte fiyatlar da yükseldi. IATA, hava kargo gelirinin Şubat'a göre %5 arttığını belirtti. 2021'deki IATA verileri, havayoluyla nakliyenin nakliyeciye göre 13 ila 15 kat daha pahalıya mal olduğunu gösteriyordu. Ancak 2021'de bu miktar üç ila beş kat arasına düştü. Bununla birlikte, hava kargosu hala markalara ve perakendecilere ekstra maliyet ve marj üzerinde baskı yapmakta.
🌍ABD'de imalat iyileşiyor; Artan hammadde fiyatları engel teşkil ediyor
ABD'de Mart ayında siparişlerin artmasıyla üretim sert bir şekilde son 1,5 yılda ilk kez büyüdü, ancak fabrikalardaki istihdam "önemli bir işten çıkarma faaliyeti" ve girdi fiyatlarının yükselmesi nedeniyle imalatçılar baskı altında kaldı. Pazartesi günü yapılan Tedarik Yönetimi Enstitüsü (ISM) anketi, faiz oranlarının artmasıyla sarsılan sektörün toparlandığını, ancak yükselen hammadde fiyatlarından kaynaklanan risklerin devam ettiğini iddia etti. ISM'nin imalat iş anketi komitesini yöneten Timothy Fiore, "talebin iyileşme belirtileri açıkken, talep hala iyileşmenin erken aşamalarında kalıyor" dedi.
İmalatın toparlanması ekonominin büyüme potansiyeline katkı sağlarken, hammadde fiyatlarının artışı önümüzdeki aylarda mal enflasyonunun artabileceğini öne sürüldü. Mal enflasyonu, geçen yılki enflasyon yavaşlamasının ana nedeniydi. ISM, imalat PMI'sinin geçen ay 50,3'e yükseldiğini, bu rakamın Eylül 2022'den bu yana en yüksek rakam olduğunu belirtti. PMI'nin 50'nin üzerinde olması, imalat sektöründe büyümeyi göstermekte.
Hükümet verilerine göre, geçen hafta imalat çıktısı dördüncü çeyrekte yıllıklandırılmış %0,9 oranında arttı. 2022'de bu rakam 0,8 iken, 2023'te %1,6 idi. Tüketici harcamaları hizmetlere kaydığı halde, mal talebi desteklenmeye devam ediyor. Tekstil fabrikaları, kağıt ürünleri, ana metaller, kimyasal ürünler ve ulaşım ekipmanları dahil olmak üzere dokuz sektör geçen ay büyüme bildirdi. Elektrikli ekipmanlar, ev aletleri ve bileşenler, makine ve bilgisayar ve elektronik ürünlerin arasında olduğu altı sektör ise daralma yaşadı.
Son ISM anketi, imalat sektörü için yeni siparişlerde ve üretim seviyelerinde belirgin artışlar öngörüyor, fabrika faaliyetlerinde bir toparlanmayı işaret ediyor. Ancak bu büyümeye rağmen, tedarik zinciri kısıtlamaları bir endişe kaynağı olarak devam ediyor; bazı tedarikçilerin talebi karşılamakta zorlandıkları, tedarikçi teslimatlarının ölçüsünde bir düşüşle gösteriliyor. Ayrıca, enflasyon baskıları devam ediyor, imalatçılar ham madde fiyatlarının yükseldiğini bildiriyorlar, bu da genel üretim maliyetlerini etkileyebilir.
İstihdam cephesinde, fabrika iş sayıları altıncı ay üst üste düşmeye devam etti. İşten çıkarmalar, işgücü sayısını azaltmanın yaygın bir stratejisi olarak kalıyor, işletmeler işgücü büyüklüklerini yönetmek için giderek artan ölçüde ayrılma ve işe alım dondurmasına başvuruyorlar. Bu zorluklara rağmen, imalat istihdamı ölçüsü önceki aya kıyasla hafif bir iyileşme gösterdi, ancak genel istihdam trendlerinin güvenilir bir öncüsü olmadı.
İmalatın toparlanma işaretleri göstermesine rağmen, inşaat sektörü geri adım atıyor; Şubat ayında beklenmedik bir şekilde harcamalar azaldı. Ancak bu düşüş, güçlü imalat faaliyeti tarafından desteklenen güçlü ekonomik büyüme beklentilerini azaltmıyor. Atlanta Fed, GSYİH büyüme tahminini yukarı yönlü revize etti, sağlam ekonomik genişleme işaret ediyor. Genel olarak, ekonomistler, farklı sektörlerdeki devam eden zorluklar ve dalgalanmalara rağmen, ekonominin büyüme seyrine temkinli bir iyimserlikle bakıyorlar.
🌍Suni-Sentetik Liflerden Tekstil İhracatı 2030 yılına kadar %75 Artacak
Hindistan tekstil sektörü, perde, draperi, çadır ve brandalar gibi ürünlerin üretiminde kullanılan suni ve sentetik lif (MMF) grubunda önemli bir büyüme öngörüyor. Üretim Bağlantılı Teşvik (PLI) planı ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Avustralya ile yapılan serbest ticaret anlaşmalarının etkisiyle, Hindistan'ın MMF tekstil ihracatının 6.5 milyar dolar seviyesinden %75 büyüyerek 2030'da yaklaşık 11.4 milyar dolara kadar artması bekleniyor. Hindistan, Çin'den sonra küresel MMF üreticileri arasında ikinci sırada yer alıyor ve bu büyüme trendinden en iyi şekilde faydalanmak için stratejik konumlandırma yapıyor.
Tekstil sektörünün geleceği için teknik tekstillerin, güneş enerjisi sektörü ile beraber ülkenin geleceği olarak nitelendirildiğini belirten bir devlet yetkilisi, bu alanda hedeflerin oldukça iddialı olduğunu belirtti. Şu anda, MMF, küresel tekstil lifi tüketiminde %72'lik bir paya sahipken, doğal lifler %28'ini oluşturuyor MMF'nin hakimiyeti, pamuk ve diğer doğal liflerin sınırlı büyüme potansiyeline dayandırılıyor.
Hindistan Tekstil Sektörü Konfederasyonu'na göre Hindistan, 2016-2021 döneminde küresel MMF tekstil ticaretindeki ihracat payını %3,4 olarak korudu. Ancak, Bangladeş, Türkiye, Kamboçya, Vietnam, Pakistan ve bazı Afrika ülkelerinin AB ve ABD gibi ana pazarlara gümrüksüz erişim sağladığı göz önüne alındığında, Hindistan ürünleri %10 ila %34 arasında değişen gümrük vergisi oranlarıyla karşı karşıya kalıyor.
🌍Dünyadaki plastik kirliliğinin yarısından 60 çok uluslu şirket sorumlu
Yakın zamanda yapılan bir araştırma, aralarında Philip Morris International, Danone, Nestle, PepsiCo ve Coca-Cola'nın da bulunduğu az sayıda çok uluslu şirketin, küresel plastik kirliliğine önemli katkılarda bulunduğunu ve kirliliğin yarısından fazlasının sorumlu olduğunu ortaya koyarken, sadece Coca-Cola'nın bu kirlilikteki payı %11 olarak gösteriliyor.
84 ülkede 100.000'den fazla gönüllü tarafından yürütülen araştırma, dünya çapındaki markalı plastik atıkların %50'sinden fazlasından sorumlu 56 şirketi belirledi. Büyük tüketim malları şirketlerinin artan plastik üretimi ile çevre kirliliği arasındaki ilişkiyi vurguladı.
Bulgular, plastik üretimi ve imhasında daha fazla şeffaflığa ve hesap verebilirliğe olan acil ihtiyacın altını çizdi. Coca-Cola'nın 2025 yılına kadar tüm ambalajları geri dönüştürme taahhüdü gibi bazı şirketlerin sorunu çözmeye yönelik çabalarına rağmen, plastik üretimi artmaya devam ediyor ve önemli bir çevresel tehdit oluşturuyor.
Dünya liderleri Küresel Plastik Anlaşması'nda plastik kirliliğini ele almak için bir araya gelirken, plastik üretimini azaltmaya ve geri dönüşüm oranlarını iyileştirmeye yönelik önlemler alınması yönünde baskı artıyor. Gönüllü girişimler devam ederken uzmanlar, artan plastik kirliliği kriziyle mücadele etmek için daha güçlü eylemlere ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.