İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2024 Ağustos
İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler
🌍Türkiye'nin KOBİ'lerinin moda tedarik zincirini dijitalleştirmesine destek oluyoruz
2007 yılında Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Moda ve Tekstil Kümelenme Projesi kapsamında İHKİB'in bağlı kuruluşu olarak kurulan İstanbul Moda Akademisi geleceğin moda profesyonellerini moda tasarımı ve sanat konularında eğitmeye ve küresel piyasalarda neler olup bittiğine dair içgörüler sunmaya odaklanıyor.
IMA Eğitim Koordinatörü Gülin Girişmen, Just Style'a verdiği demeçte, projenin amacının Türkiye'nin moda tedarik zincirini ve moda perakende sektörünü güçlendirmek olduğunu ve bu sayede küresel endüstri standartlarıyla entegre hale gelmelerini sağlamayı hedeflediklerini belirtti.
Moda ekosisteminin sürekli değiştiğini belirten Girişmen, büyük şirketlerin bu değişime ayak uyduracak kaynak ve vizyona sahip olduğunu ancak KOBİ'lerin desteğe ihtiyaç duyduğunu ifade ederken, özellikle sürdürülebilirlik konusunda farkındalık eğitimleri verdiklerini, gelecekte gerçekleşecek konular hakkında perspektif kazandırmaya çalıştıklarını kaydetti.
Girişmen yakın zamanda yapılan düzenlemeler ekseninde 2030 yılına kadar sektörün uyum sağlaması gereken konular olduğunu, aksi takdirde Türkiye hazır giyim sektörünün geride kalabileceğini ve gerekli standartlara ulaşamayacağını söylerken, sürdürülebilirliğin değişen dünya düzeninde bir norm haline geleceğini, IMA'nın eğitim programları aracılığıyla sektöre destek sunmaya ve yeni bakış açıları kazandırmaya devam edeceğini vurguladı.
Dijitalleşme konusunda giderek artan bir farkındalık olduğunu belirten Girişmen, daha yaygın hale geldikçe dijitalleşmenin tasarım ve üretim aşamasını da değiştireceğini, bu süreçlerle beraber tedarik zincirinin de değişeceğini ifade ederken IMA bünyesinde dijitalleşme kursları da verildiğini kaydetti.
🌍Ted Baker'ın Düşüşünün Ardından Sırada Ne Var?
Ted Baker'ın İngiltere'deki son mağazalarını kapatmasının ardından belirli bir grup perakendeci, markanın eski müşteri tabanını çekmeye hazırlanıyor. Analistlere göre Reiss, Whistles ve Phase Eight gibi premium moda markalarının bu boşluğu doldurabilecek en olası markalar olduğu belirtilirken, Flannels, Fred Perry ve Ralph Lauren Polo gibi "aspirasyonel, orta-üst segment rakiplerin" de bu durumdan fayda sağlayabilecekleri, ayrıca Zara, Crew Clothing ve Next'e ait Joules gibi daha ana akım markaların da belirli alanlarda pazar payı kazanabileceği belirtiliyor. Yine de Ted Baker'ın İngiltere'deki varlığının uzun süredir azaldığı ve pazardan çekilmesinin büyük dramatik etkiler yaratmayacağı görüşü hakim.
Ted Baker İçin Neler Yanlış Gitti?
Ted Baker'ın başarısızlığının birçok hatadan ve markaya yeni bir soluk getirilememesinden kaynaklandığı, markanın piyasa koşullarına uyum sağlamakta zorlandığı, finansmanı doğru yönetemediği ve özellikle pandemi sırasında iş modelini etkili bir şekilde değiştirememesinin büyük bir faktör olduğu değerlendiriliyor. Fakat Ted Baker Ceo'su Ray Kelvin'in 2018 yılında taciz ve uygunsuz davranışlarla suçlanması markanın düşüşe geçmeye başlamasına neden oldu.
Ted Baker'ın Geleceği
Markanın dijital bir oyuncu olarak geleceği de belirsizliğini korumakta. Markanın dijital geleceği için, tasarımlarını modernize etmesi ve tüketici algısını tersine çevirmesi gerektiğini belirtilirken ayrıca premium fiyatlandırmaya online ortamda da devam etmesi ve agresif indirimlerden kaçınması öneriliyor.
Sonuç olarak, Ted Baker'ın çöküşü birçok marka için fırsatlar doğursa da moda endüstrisine verilen mesaj net: Güncel kalmak, tüketici eğilimlerine uyum sağlamak ve güçlü bir marka kimliği sürdürmek bir marka için hayatta kalmanın temel taşları.
🌍Bangladeş'te sorumlu ticari davranışa ilişkin ortak bildiri
amfori, Cascale, Etik Ticaret Danimarka, Etik Ticaret Norveç, Etik Ticaret Girişimi, ETI İsveç, Adil Çalışma Derneği, Adil Giyim Vakfı ve Mondiaal FNV yayınladıkları ortak bildiriyle Bangladeş'te faaliyet gösteren ve Bangladeş'ten kaynak sağlayan şirketleri işlerini sorumlu bir şekilde yürütmeleri konusunda çağrıda bulundu.
Bangladeş'te faaliyet gösteren ve bu ülkeden tedarik sağlayan şirketlerin uluslararası insan hakları yasalarına ve standartlarına saygı göstermesi, durum tespiti yaparak işçiler üzerindeki riskleri hafifletmeleri ve sorumlu satın alma uygulamaları ile uzun vadeli ortaklıklar kurarak tedarik zincirlerinde insana yakışır çalışma koşullarını temin etmeleri gerektiği ifade edilen bildiride risklerin arttığı durumlarda sendikaların işçilere destek olma ve onların adına müzakere yapma konusunda kritik bir rol oynayabileceğine yer verilmektedir. Söz konusu bildiride aşağıdaki önerilerde bulunulmaktadır:
1- Gelişmiş insan hakları durum tespitini yürütebilmek amacıyla aşağıda yer alan risklerin değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir:
Maaş ödemeleriGüvenlik ve işçi güvenliğiAşırı çalışma saatleriŞiddet ve ayrımcılıkCinsiyete dayalı etkiler 2- Sorumlu satın alma uygulamaları ile olumsuz etkilerin hafifletilmesi gerektiği tavsiye edilmektedir. Bu amaçla:
Sorumlu satın alma uygulamalarının korunmasına yönelik içsel bir bağlılık sağlanmalıdır.Tedarikçilerle düzenli ve şeffaf iletişim sürdürülmelidir.Siparişlerin iptali yerine, tedarikçilerle iş birliği yaparak alternatifler aranmalıdır.Üretim ve teslimat süreleri uzatılmalı ve sipariş değişiklikleri yapıldığında bu değişiklikler karşılıklı olarak tedarikçi ile anlaşılmalı ve ek maliyetler ilgili tarafça karşılanmalıdır.Sipariş gecikmeleri ile ilgili ceza uygulanmamalı veya indirim taleplerinden kaçınılmalıdır.İşçilerle gönüllü olarak fazla mesai konusunda anlaşılmalı ve bu, aşırı çalışma saatlerinden kaçınılacak şekilde planlanmalıdır.
🌍ILO, Türkiye'de çevre dostu tekstil girişimini destekliyor
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi, doğaya dayalı kumaş ve teknikleri kullanarak bir moda koleksiyonu üretmek için EkoDoku Kadın Sürdürülebilir Yaşam Kooperatifi ile ortaklık kurdu.
Söz konusu girişim hızlı modanın zararlı etkileri hakkında farkındalık ve yeni iş fırsatları yaratmayı hedeflerken, ILO EkoDoku'da doğa temelli çözümleri (NbS) genişletmeyi, kayıt dışı istihdam, düşük ücretler ve düşük verimlilik gibi sorunları çözmeyi hedefliyor.
Ekolojik boyama ve baskı atölyesi ile başlayan girişim kapsamında kooperatif üyelerine çeşitli bitkilerden elde edilen pigmentleri kullanarak doğal boyama teknikleri konusunda uygulamalı eğitimler sunulurken, katılımcılar ahşap baskı, doğal desenleme, keten ve kenevir kumaşlar üzerinde batik boyama teknikleri öğrendiler.
Proje geçici koruma altındaki Suriyeliler de dahil olmak üzere herkes için yeşil iş yaratmayı ve kapsayıcılığı teşvik etmeyi amaçlarken, EkoDoku Başkanı Esra Üzel Yüncüler, kooperatifin sürdürülebilir tekstillere, insana yaraşır işlere ve kadın istihdamının artırılmasına odaklandığını kaydetti.
ILO ayrıca 2022 Doğa Temelli Çözümlerde İnsana Yakışır İş Raporu'nun, şu anda NbS'de yaklaşık 75 milyon kişinin istihdam edildiğini ve azaltım, biyolojik çeşitlilik ve arazi restorasyonu hedeflerine ulaşmanın tahminen 20 milyon ek iş yaratabileceğini gösterdiğini ekliyor.
🌍Türkiye'nin En Büyük Rakibi Kendisi
6. kez düzenlenen IFCO konferansında konuşan İHKİB Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan Türkiye'nin diğer kaynak sağlayan ülkelere kıyasla Avrupa'ya yakınlığı ile önemli bir avantaja sahip olduğunu, özellikle küçük siparişlerde bunun öneminin daha da arttığını vurguladı. Paşahan fiyatlarının Ortadoğu ülkelerinden daha yüksek olduğunu fakat gerçekten yüksek kalitede ürettiklerini belirtirken, gerek üretimde gerekse taşıma da oldukça hızlı olduklarını vurguladı. Türkiye'de temiz enerji, temiz su ve geri dönüşüm alanındaki ilerlemelerden bahseden Paşahan, son yıllarda inşa edilen fabrikaların 'yeşil' olması için çok ciddi çaba sarf edildiğini, ayrıca sürdürülebilirliğe ciddi bir bütçe ayrıldığını belirtti. Karbon emisyonunu azaltmaya yönelik olarak bir birim kurmak üzere kaynak ayrıldığını ifade eden Paşahan, bunun sanayiye ve küresel iklim hedeflerine katkıda bulunacağını söyledi.
IHKIB tarafından finanse edilen Dijital Dönüşüm Merkezi'nin 3. Yılını kutladığına değinen Paşahan, bu yapının küçük ve orta ölçekli işletmelerin ve yenilikçi girişimlerin dijital becerilerini arttırmayı hedeflediklerini kaydetti.
Küresel tekstil ve hazır giyim ticaretinde %10-13 civarında bir gerileme olduğunu belirten Paşahan, bu durumun sadece Türkiye'ye özgü olmadığını ancak Türkiye'nin kendi rakibinin kendisi olduğunu ve ülkenin her türlü zorlukla başa çıkacak kapasiteye sahip olduğunu söyledi.
🌍İkinci Elin Yükselişi Modayı Değiştirecek mi?
12 Eylül'de Oxfam ve Vinted, Londra Moda Haftası'nda "önceden sevilen kıyafetlerin neşesi ve yeniliğini" sergileyen bir defileye ev sahipliği yapacak. İkinci el giyim ürünlerinin satın alınmasını teşvik etmeyi amaçlayan kampanya kapsamında tüm ikinci el ürünler hayır kurumunun Vinted mağazasından satın alınabilecek.
Son yıllarda ikinci el moda tüketiciler arasında popüler hale gelirken, Mayıs 2024'te ilk kez kar ettiğini açıklayan Vinted'ın başarısı eBay'i de etkilemiş durumda. eBay, bu yılın başlarında, bireysel satıcılar için ikinci el moda ürünleri üzerindeki ücretleri kaldıracağını duyurdu. eBay, bu hamlenin döngüsel moda hareketini desteklemek ve kıyafetleri çöplüklerden uzak tutmak amacıyla yapıldığını, ancak bu değişikliğin politikasını rakipleri Vinted ve Depop ile daha uyumlu hale getirdiğini belirtti.
Oxfam'ın stratejik iletişim lideri Kehinde Brown, Vinted ile beraber ikinci el modayı ana akım hale getirme misyonunda olduklarını söylerken, Vinted'ın ana akımı yakalamış olduğunu, ikinci elin ikinci sınıf anlamına gelmediğini vurguladı.
Vinted, ayrıca, fast fashion'ı reddetmeye ve bunun yerine ikinci el giysileri tercih etmeye teşvik eden bir aylık bir kampanya olan “İkinci El Eylül” için Oxfam ile işbirliği yapacak. Tüketicilerden, yerel Oxfam mağazalarından alışveriş yapmaları, pre-loved giysi bağışlamaları ve Oxfam'ın İngiliz perakendeci Marks and Spencer ile sunduğu teklifi değerlendirmeleri isteniyor; bu teklifle Oxfam mağazasına bağışta bulunan tüketicilere 5 sterlinlik M&S kuponu veriliyor.
🌍Tarihi Tekstil EPR, Kaliforniya Eyalet Meclisinden Geçti
Kaliforniya'nın tekstil atıklarıyla ilgili ilk EPR (Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu) yasası, eyalet yasama organının her iki kanadı tarafından onaylandı ve şimdi son imza için Vali Gavin Newsom'a sunulacak. Moda endüstrisi ve atık geri dönüşüm sektörlerinden çeşitli paydaşların görüşlerini içeren 2024 Sorumlu Tekstil Geri Kazanım Yasası (SB 707) metni, bu hafta üst meclis tarafından onaylandı ve Cuma sabahı Meclis'e geri döndüğünde nihai hale getirildi.
Yasa, giyim ve diğer tekstil ürünleri için bir genişletilmiş üretici sorumluluğu (EPR) programı oluşturulmasını zorunlu kılıyor. Yasaya göre, bu tür ürünleri satanlar, bu ürünlerin toplanması, ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesini yönetmek için bir üretici sorumluluğu organizasyonu (PRO) kurmak ve finanse etmek zorunda. Bu sayede bu ürünlerin, kullanım ömürlerinin sonunda çöplüklere veya su yollarına gitmesi engellenecek.
Programı finanse etmekle hangi tarafların yükümlü olacağı ve atılmış tekstiller için hangi tür geri dönüşüm yöntemlerinin uygun çözümler olarak kabul edileceği konularında endişelerini dile getiren American Apparel and Footwear Association (AAFA) ve American Circular Textiles (ACT) gibi gruplar, bu konuları ele almak için değişiklik yapılmadıkça yasaya karşı olduklarını belirtti.
Geri dönüşüm tarafında, yasa tasarısı, “Geri dönüştürülmüş kapalı ürünler için sorumlu son pazarların mevcut olup olmadığı veya eksikliğinin değerlendirilmesi, yeniden kullanılan ürünler veya geri dönüştürülmüş malzeme pazarının geliştirilmesi ihtiyacı ve kapalı ürünlerin yeniden kullanılması veya geri dönüştürülmesi, sorumlu, ekonomik olarak uygulanabilir ve yeterli son pazarların olması için gereken ilgili yatırımlar ve eylemler” gibi maddeleri içeriyor.
AAFA, Pazartesi günü yasa tasarısının yazarına, Kaliforniya Eyalet Senatörü Josh Newman'a gönderdiği açık bir mektupta karşıtlığını “tarafsız” bir duruma getirdi ve sonuçta yasanın belirli hükümlerinin endüstri ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirildiğini ve bazı sorunlar devam etse de “mükemmellik arayışı içinde gerekli ilerlemeyi geciktirmek istemediklerini” söyledi.
🌍Birleşmiş Milletler, Çin'in Uygurlara Karşı 'Sorunlu' Politikalar Sürdürdüğünü Açıkladı
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Turk ve ofisi, Çin hükümetiyle Sincan ve Tibet'teki etnik ve dini azınlıkların insan haklarını ihlal eden politikalar da dahil olmak üzere “bir dizi kritik mesele” hakkında “ayrıntılı görüş alışverişinde” bulunduklarını belirterek Sincan konusunda, azınlıklara karşı ayrımcılık yapmaması için ulusal güvenlik ve terörle mücadeleye ilişkin yasal çerçeveyi insan hakları açısından tam olarak gözden geçirmeleri çağrısında bulundu.
Bilgiye sınırlı erişim ve Birleşmiş Milletler ile ilişki kuran bireylere yönelik misilleme korkusu nedeniyle yaşanan zorluklara rağmen, Çin'deki mevcut insan hakları durumunu yakından takip etmeye devam ettiklerini belirten açıklamada “keyfi ve ayrımcı” bir şekilde Uygurlar ve diğer Türk Müslümanlarının terörle mücadele ve “aşırılıkçılıkla” mücadele adı altında gözaltına alınmasının, “geniş bir yelpazede insan hakları üzerinde şiddetli ve haksız kısıtlamalara” yol açtığı belirtildi.
Raporda, Uygurların hapsedilme oranlarının “dramatik” bir şekilde arttığı ve esasen toplama kampları olarak kabul edilen, ancak eskiden “yeniden eğitim merkezleri” olarak adlandırılan merkezlerin, şimdi daha yeni ve kalıcı kurumsal gözaltı merkezleri, yani hapishanelerle değiştirildiği belirtiliyor. BM insan hakları ofisi, yetkililere, "keyfi olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılan" tüm bireylerin serbest bırakılması ve aile üyeleri tarafından hakkında bilgi istenen kişilerin durumunun ve nerede bulunduklarının "açıklığa kavuşturulması" için "derhal adımlar atılması" çağrısında bulundu. Ayrıca, işkence de dahil olmak üzere tüm insan hakları ihlali iddialarının "tam olarak soruşturulması" gerektiğini belirtti.
Pekin, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, BM ile "adil ve objektif bir şekilde" çalışmaya ve Çin'i hedef almak ve kötülemek amacıyla siyasi güçler tarafından kullanılmaktan kaçınıldığı sürece işbirliği yapmaya istekli olduğunu belirtti.
Ondan fazla Uygur hakları örgütü ise BM İnsan Hakları Konseyi'ni 9 Eylül'de açılacak olan 57. oturumunda “acil eyleme” geçmeye çağırırken Çin hükümetinin Uygur bölgesinde yaygın ve sistematik ihlaller yapmaya devam ettiğini, insan hakları STK'larının bölgede ciddi baskılar altında çalıştığını vurguladı.