İTKİB Ekspres: Dünyadan Haberler 2022 Haziran

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) tarafından verilen bilgiye göre Bangladeş'te son dönemde 3 sektörde çalışma koşullarının uluslararası standartlardan düşük olduğu tespit edilmiş olup bu sektörler hurda gemi söküm sektörü, deri sektörü ve hazırgiyim sektörüdür.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) tarafından hazırlanan güncel raporda bu duruma karşı hükümetin ve uluslararası aktörlerin harekete geçmesi istenirken, aynı raporda söz konusu 3 sektörde son dönemde meydana gelen 14 vaka belirtilmektedir.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), Bangladeş Hükümetinin iş güvenliği, çalışma koşulları ve işçilerin yasal korunması konularında harekete geçmesini isterken, sendikal özgürlükler, kadın çalışanlara tacizlerin önlenmesi, kadın çalışanlara eşit statü ile eşit ücret ve asgari ücret konularında da adım atması çağrısında bulunmaktadır.

Çin, ülkedeki tekstil atıklarının tümünü 2025 yılına kadar %25 azaltmayı hedeflediğini ve 2 milyon ton geri dönüştürülmüş elyaf üretmeyi hedeflediğini duyurdu. Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu (NDRC), Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı tarafından müştereken yayınlanan belgede, Çin'in 2025 yılına kadar geri dönüşüm konusunda 3 milyon ton geri dönüştürülmüş elyaf üreten atık tekstiller için %30 oranında geri dönüşüm elde edecek bir sistem inşa etmeyi hedeflediği yer almaktadır.

Çin Döngüsel Ekonomi Derneği başkan yardımcısı Zhao Kai yaptığı açıklamada, "İnsanların yaşam standartlarındaki sürekli iyileşmeyle, giderek daha fazla kullanılmış giysi çöpe atılmaktadır ve tekstil atıklarının geri dönüşüm sorunu giderek daha belirgin hale gelmektedir" dedi.

NDRC'ye göre, South China Morning Post'ta yayınlanan bir makalede, 2020 yılında Çin'in yaklaşık 22 milyon ton tekstil atığı ürettiği ve yaklaşık %20'lik bir geri dönüşüm oranına sahip olduğu belirtildi. O yıl tekstil atıklarından yaklaşık 1,5 milyon ton geri dönüştürülmüş elyaf üretildi.

Çin Tekstil Endüstrisi Federasyon başkan yardımcısı Sun Huaibin, atık malzemelerin geri dönüşüm sisteminin inşasının kaynak güvenliğini artırmak için büyük önem taşıdığını, yeşil ve düşük karbonlu geri dönüşümü teşvik etmeye yardımcı olacağını söyledi.

"Çin, dünyanın en büyük tekstil ve giyim üreticisi ve aynı zamanda da tüketicisidir. Çin'deki geri dönüştürülmüş elyafın ana hammaddeleri PET şişe parçaları ve endüstriyel tekstil atıklarıdır. " Huaibin, atık tekstillerin geri dönüşüm oranını ve Çin'deki geri dönüştürülmüş elyaf üretimini iyileştirmenin, atık tekstil kaynaklarının geri dönüşüm sistemini kurmanın ve ilgili endüstrilerin gelişimini teşvik etmenin acil olduğunu belirtti. Buna ek olarak, şu anda tekstillerin %80'ini doğada kaybolmayan kimyasal elyaf ürünlerinden oluştuğunu da belirtti.

Hedeflenen sistem dört temel alanı içermektedir. Bunlardan birincisi, ayıklama ve kaynak kullanımı sınıflandırma işleme merkezlerinin inşası ile geri dönüşüm ağının iyileştirilmesi ve geri dönüşüm miktarının arttırılmasıdır. İkincisi, hükümet rehberliğini güçlendirmek ve politika desteğini arttırmaktır. Üçüncüsü, bilimsel ve teknolojik yenilikleri hızlandırmak, standartları ve direktifleri geliştirmektir. Huaibin bu konuda, Çin Tekstil Federasyonu'nun girişimin gerekliliklerini bilinçli bir şekilde uygulayacağını, atık tekstil kaynaklarının kapsamlı kullanımı için ileri süreçleri, teknolojileri ve ekipmanları önermek amacıyla ilgili departmanlarla işbirliği yapacağını, geri dönüşüm teknolojilerinin endüstriyel dönüşümünü güçlendireceğini ve uygulamayı genişleteceğini söyledi. Sonuncusu ise, atık tekstilleri okullara ve topluluklara geri dönüştüren kamu ve endüstriyi tanıtmak ve eğitmektir.

İspanyol moda grubu Mango, Avrupa'daki müşterilerinin giysilerinin koleksiyonunu geliştirmek için kullanılmış giysi ve ayakkabıların toplanması, yeniden kullanılması ve geri dönüştürülmesi için I:CO ile bir işbirliği anlaşması imzaladı. Bilindiği üzere Mango bu zamana kadar toplanan atıkların yönetimini İspanya'da gerçekleştiriyordu. Artık bu anlaşma ile her ülkede toplanan tekstil atıklarının yönetimini yerel bir ortak aracılığıyla yürütülebilecek böylece karbon ayakizini azaltacak ve ters lojistik sorununu optimize edebilecektir. I:CO ile yapılan anlaşma Almanya, Polonya, İsviçre ve Türkiye pazarlarını kapsamaktadır.

Aynı zamanda Mango, I:CO'dan ayrı olarak müşterilerinin giymedikleri ürünleri toplamak amacıyla hayata geçirmiş olduğu Taahhütlü Kutu'larda toplanan giysilerin yönetimini kendisi ilerletecektir. Toplanan giysileri kullanım ömrüne göre sıralayarak yeniden kullanılabilecek ürünleri ikinci el kanallara entegre edecek eğer ikinci el kanallarda yeniden kullanılamazsa diğer faaliyetler için kullanacak ya da geri dönüştürecektir.

Taahhütlü Kutu konteynırları şu an 15 ülkedeki tüm mağazalarında bulunabilir. Proje, 2021 yılında Türkiye'nin de içinde bulunduğu beş yeni ülkede 105 yeni konteynırla faaliyete geçmiştir. Markaya bakılmaksızın toplanan giysiler karşılığında müşterilere, çeşitli indirimler, sinema biletleri gibi seçenekler sunulacaktır.

I:CO ile imzalanan anlaşmaya paralel olarak, Mango şu anda Taahhütlü Kutu projesinin uygulandığı her ülkede atıkları yerel olarak yönetmek için diğer potansiyel yerel ortaklarla görüşmelerde bulunmaktadır.

Bu arada Mango yönetimi, 11 Mayıs'ta New York'un Fifth Avenue'de yer alan yeni mağazasının açılışında fiziksel, dijital ve sanal dünyaları birleştiren ilk marka olduğunu açıkladı. Mağazanın açılışı için ünlü İspanyol sanatçılar olan Joan Miró, Antoni Tàpies ve Miquel Barceló'nun sanat eserleriyle bir NFT koleksiyonu yaratan Mango, 11 gün boyunca sürecek olan fiziksel, dijital ve sanal bir müze haline geldi. Ayrıca Metaverse'de, fiziksel, dijital ve sanal bir deneyimi ilk kez senkronize ettiğini de sözlerine ekledi.

NFT formatındaki beş sanat eserine ek olarak, Mango satışa sunulacak yeni giyilebilir cihazlar geliştirdi. Mango, geçtiğimiz Mart ayında metaverse ve kripto sanatçısı Farkas ile birlikte yaratılan NFT formatında üç benzersiz sanat eserini piyasaya sundu.

Son olarak Mango, sanal metaverse ortamına girişinin, temel aldığı iş modeli kanallarının ve ortakların ekosistemi güçlendirmede bir adım daha ileri gittiğini ifade etti. Şirket ayrıca dijital inovasyona olan bağlılığını ve müşterileriyle yeni etkileşim kanalları arayışını güçlendiriyor.

Avrupa Hazır Giyim ve Tekstil Konfederasyonu (Euratex), Avrupa ve Ukrayna tekstil ve konfeksiyon şirketleri arasındaki işbirliğini kolaylaştırmayı amaçlayan AB-Ukrayna Tekstil Girişimi'ni (EUTI) 9 Mayıs 2022 tarihinde başlattı. Euratex yaptığı açıklamada, bu girişimin arz ve talebi eşleştirmek için faydalı olacağı özellikle kumaş tedariki için talebin yüksek olduğunu ve şirketten şirkete destek sunmanın yararlı olacağı belirtti.

Euratex, hizmetin Ukrayna Tekstil ve Deri Endüstrisi İşletmeleri Birliği (Ukrlegprom) ile yakın işbirliği içinde ve kendileri tarafından koordine edileceğini söyledi. Euratex Genel Müdürü Dirk Vantyghem yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Tekstil endüstrisini desteklemek, Ukrayna halkına yardım etmenin bir yoludur. Avrupalı üyelerimizi EUTI aracılığıyla bağlantı kurmaya ve sürdürülebilir ortaklıklar geliştirmeye teşvik ediyoruz."

Euratex, AB'nin PEM Konvansiyonunda bir ortak olarak hem kısa vadede hem de uzun vadede acil ihtiyaçlara cevap vermek için ilişkileri genişletme potansiyeli olduğunu belirtti. Euratex, Ukrayna'nın Avrupa'nın tekstil ve konfeksiyon tedarik zincirinde önemli bir rol oynayabileceğine sözlerinde yer verdi. Euratex ayrıca, AB tarafından Ukrayna'dan ithal edilen ürünlere yönelik tarifelerin askıya alınmasının daha fazla fırsat sunacağını belirtti.

Son olarak, Ukrlegprom yönetim kurulu başkanı Tetyana İzovit konuyla ilgili olarak: "Bugün, Ukrayna'da uzmanlık ve vasıflı işçilere sahip birçok tekstil ve konfeksiyon şirketimiz var; AB ile çalışmaya muktedir ve istekliler ancak temaslardan, müşterilerden ve tedariklerden yoksun durumdalar. EUTI onlara bu konuda yardımcı olacaktır” demektedir.

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektöründe dünyanın önemli pazarlarından olan ve Türk hazırgiyim ihracatının 3. büyük pazarı olan İngiltere'de, son dönemde artan enflasyon oranı tüketimi ve doğal olarak hazır giyim tüketimini de olumsuz yönde etkilemektedir.

Son açıklanan Mayıs ayı itibariyle yıllık enflasyonun % 9'u aşması ve son 40 yılın en yüksek enflasyonu olmasıyla birlikte, doğal olarak tüketiciler harcamalarını kısmaya veya elzem harcamalara ayırmaya başladı.

Hazır giyim, ayakkabı ve aksesuar harcamalarını elzem harcamalar arasında görmeyen İngiliz tüketicisinin çoğunluğu, gıda gibi daha elzem gördüğü alanlarda harcamalarını yoğunlaştırırken, hazır giyim, ayakkabı ve aksesuar harcamalarında kısıntıya gitmeye başladı.

Bilindiği gibi enflasyonun hızlı artışıyla sadece hazır giyim, ayakkabı ve aksesuar fiyatları değil, gıda, akaryakıt gibi diğer ürünlerin de fiyatları hızla artmakta olup, tüketici ise daha mecbur olduğu gıda ve akaryakıt gibi ihtiyaçlara fazladan ödediği paraları hazır giyim, ayakkabı ve aksesuar harcamalarından kısmaya başlamış bulunmaktadır.

Zaten Brexit sonrası geçiş döneminde zor bir dönemden geçen İngiltere ekonomisinde tüketim düşüş eğilimi gösterirken, son enflasyon rakamları ile bu düşüş eğiliminin devam edeceği öngörülmektedir.

LYCRA Şirketi, giyim endüstrisi uzmanlarıyla dünyanın karşı karşıya olduğu en önemli sorunların ne olduğunu belirlemek amacıyla mini bir anket düzenledi. Sürdürülebilirlik, kaynak kullanımı ve ürün geliştirme pozisyonunda çalışan 65 katılımcı, şirketlerinin bu sorunlarla nasıl başa çıktığını da ortaya koydu.

Şu an en çok dikkat çeken ilk üç konu, ankete katılan uzmanların %71'inin işaret ettiği küresel ısınma, %41'inin işaret ettiği plastik kirliliği ve %31'inin işaret ettiği yoksulluk oldu. Geri kalan konulardan bazıları ise fosil yakıtlara aşırı bağımlılık, su krizleri, barış, tüketici atıkları ve çöp sahaları şeklinde sıralanabilir. Bu sorunlarla ilgili olarak katılımcılar, şirketlerinin üretimden kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltmak için çalıştıklarını belirtti. Katılımcıların %51'i üretimde kullanılan zararlı kimyasalların sayısını azalttıklarını, %34'ü şirketlerinin yakılan veya çöp sahalarına gönderilen tekstil atığı veya giysi miktarını azalttığını buna ek olarak giysi üretiminde kullanılan su miktarını da azalttıklarını belirtti.

Ankete ek olarak hem sektörün içinden hem de dışından uzmanlarla çevrimiçi paneller yürüten LYCRA düzenlediği bir panelde giyimde yenilenebilir bitki bazlı liflerin kullanılmasının yararlarını tartıştı. İnovasyon danışmanı Dawn Houghton konuyla ilgili olarak tüketicilerin bitki bazlı ürün fikrini sevdiklerini, bitki bazlı ürünleri sürdürülebilirlik ile ilişkilendirdiklerini söyledi.

LYCRA, 2014 yılında yenilenebilir bitki bazlı bir elastan tanıtan ilk çözüm ortağıdır. Buna ek olarak şirket, %100 tekstil atıklarından yapılan COOLMAX® ve THERMOLITE® EcoMade teknolojileri ile geri dönüştürülemeyen malzemelere olan bağımlılığı azaltmak için başka sürdürülebilir çözümler de sunmaktadır.

The LYCRA Company'nin sürdürülebilirlik ile ilgili en son gelişmelerini takip etmek ve bu seride ele alınan diğer konuları keşfetmek için “Keep in the Loop with LYCRA” sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

ABD'de son dönemlerde giyim fiyatlarının neredeyse yerinde sayması çekirdek enflasyon oranını aşağı çektiği bildirilmektedir.

Mevcut verilere göre ABD giyim pazarının %98'i ithal ürünlerden oluşmakta olup ABD hazırgiyim üretimi 1995'ten bugüne %83 oranında düşüş göstermiş durumda. ABD hazır giyim ürünleri düne kadar büyük ölçüde Çin'den, şimdi ise işçilik ile üretim maliyetin daha az olduğu Vietnam gibi diğer Asya ülkeleri ve hatta Sahara Afrikasından geliyor. Hazır giyim tüketiminin %12'sini gerçekleştiren 25 yaş altı tüketiciler 2 yıl önceye göre %20 oranında daha az harcama yapmaktadır. Son yıllarda artan gençler arasında işsizlik oranı da hazır giyim tüketimini azaltan faktörlerden biri olarak öne çıkmaktadır

Business of Fashion tarafından her yıl yayınlanan Sürdürülebilirlik Endeksi'nin 2022 yılı versiyonu yayınlandı.

Endeks, küresel çapta lüks giyim, spor giyim ve büyük cadde giyim sektörlerinde 30'dan fazla marka ve firmayı inceleyerek puan vermektedir.

Söz konusu Endeks, 6 kriteri esas alarak markalara 2030 hedefleri doğrultusunda skor vermektedir: Şeffaflık, Emisyonlar, Su ve Kimyasallar, Atık Yönetimi, Materyaller ve İşçi Hakları.

Endeks'in 2022 yılı versiyonunda genelde markaların sürdürülebilirlik ve haklar açısından çok yüksek puanlar alamadığı belirtilmektedir.